Ceza Mahkemesine Yazılan İstinaf Başvuru Dilekçesi

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİNE

Gönderilmek Üzere

ADANA 30. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NO : 2023/*** E.

 KARAR NO : 2024/* K.

KATILAN : *******************************

SANIK : *********************

MÜDAFİ : *****************************

KONU : Karşı tarafın, istinaf başvuruma vermiş olduğu cevap dilekçesine karşı cevaplarımın ibrazı hakkındaki dilekçemden ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

Tarafım ile sanık arasında Adana 30. Asliye Ceza Mahkemesinin yukarıda numarası belirtili olan dosyası kapsamında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 233. Maddesi uyarınca, "Aile Yükümlülüğünün İhlali" suçu sebebiyle yürütülen kovuşturma aşaması tamamlanmış ve yerel mahkeme tarafından verilen 09/01/2024 tarihli gerekçeli kararda;

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :

Her ne kadar sanığın, katılanın eşi olduğu, sanık ile katılanın boşanma aşamasında olmaları nedeniyle bir süredir ayrı yaşadıkları, olay tarihinde sanığın katılanın oturduğu ikametin doğal gaz, elektrik ve su aboneliğini iptal ettirerek katılana yönelik Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğü İhlal ettiği iddiasıyla Aile Hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmış ise de Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2020/12387 Esas- 2021/10757 Karar sayılı kararında " ........ TCK'nın 233/1. maddesinde düzenlenen suçta, aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünün ihlalinin yaptırıma bağlandığı, yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana yönelik eylemlerinin atılı suçun unsurlarını oluşturmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi" şeklinde belirtildiği anlaşılmakla sanığın doğal gaz, elektrik ve su aboneliğini iptal ettirme eylemlerininde suçun unsurları olmadığından ve katılanın abonelikleri kendi adına açtırabileceği ve çalışıyor olması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle sanığın beraatine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,

1- Sanık **********'in üzerine atılı Aile Hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlal suçunun unsurları oluşmadığından CMK'nun 223/2-amaddesi gereğince BERAATİNE,

2-Sanığınakendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine,

3-Yargılama giderlerinin Kamu üzerinde bırakılmasına,

Dair, sanık müdafi, katılan ve katılan vekilinin yüzüne karşı ve Cumhuriyet Savcısının huzurunda, kararın tefhim tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkememize verilecek dilekçeyle veya mahkememiz zabıt katibine tutanakla tevsik olunacak ve hakim tarafından onaylanacak beyanla tutuklu olunması durumunda tutuklu bulunduğu cezaevi zabıt katibi veya ceza infaz kurumu müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ'ne gönderilmek üzere İSTİNAF talebinde bulunulabileceği aksi halde kararın kesinleştirilerek infaza verileceğine dair Cumhuriyet Savcısının mütaalasına uygun olarakaçık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/01/2024

Denilerek, sanık hakkında sanığın, doğal gaz, elektrik ve su aboneliğini iptal ettirme eylemlerinin suçun unsurları olmadığından ve tarafımın abonelikleri kendi adıma açtırabileceğim ve çalışıyor olmam konusundaki hususlar birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı belirtilerek sanık hakkında BERAAT kararı verilmiştir.

Yerel mahkemenin sanık hakkında vermiş olduğu BERAAT kararı hukuka aykırı olmakla birlikte Sayın Mahkemenizce istinaf değerlendirmesi yapılarak kaldırılması ve sanık hakkında mahkumiyet hükmü verilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;

Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere 5237 sayılı TCK'nun 233. Maddesi uyarınca;

Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali

Madde 233- (1) Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü

yerine getirmeyen kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Hamile olduğunu bildiği eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe

kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını çaresiz durumda terk eden kimseye, üç

aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Velayet hakları kaldırılmış olsa da, itiyadi sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı

maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddi ve manevi özen

noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan

ana veya baba, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Sanık, savunmasında her ne kadar tarafımın uzman öğretmen olarak çalıştığını ve iki sokak ötede olan annemin evine yakın oturduğumu; dolayısıyla da eğer istersem zaten annemin evinde kalarak ihtiyaçlarımı giderebileceğimi belirtmişse ve yerel mahkeme tarafından sanığın, doğal gaz, elektrik ve su aboneliğini iptal ettirme eylemlerinin suçun unsurları olmadığından ve tarafımın abonelikleri kendi adıma açtırabileceğim ve çalışıyor olmam konusundaki hususlar birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı belirtilerek sanık hakkında BERAAT kararı verilmişse de; kanunun amir hükmünden sarih bir şekilde görüleceği üzere;

Kanun maddesi, suçun yasal unsurlarının oluşması bakımından aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmemeyi yeterli saymış; ayrıca aleyhine suç işlenen tarafın çalışıyor olması, kök ailesine yakın olması gibi şartları aramamıştır.

Yine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun aile konutunu düzenleyen maddesi olan 194. Maddesi uyarınca;

II. Aile konutu

Madde 194- Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira

sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin

müdahalesini isteyebilir.

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla

ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.13

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş,

kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile

müteselsilen sorumlu olur.

Eşlerden birinin, diğer eşin açık rızası bulunmadan, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemeyeceği, aile konutunu devredemeyeceği ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlandıramayacağı açıkça belirtilmiştir. Sanığın, aile konutu üzerindeki abonelikleri kapattırarak aile konutu üzerindeki hakları sınırlama şeklindeki hem ceza kanunu uyarınca suç teşkil ettiği gibi; medeni kanun uyarınca da aile hukukundan doğan yükümlülüğü ihlal ettiğini apaçık bir göstergesidir.

Sanık, cevap dilekçesinde;

"Tarafların ne çocukları vardır ne de temelli bir evlilikleri olmuştur. Katılanın maaşının müvekkilden yüksek olması ve zaten Adanalı olup, annesine de çok yakın oturması göz önünde bulundurulduğunda katılan tarafın dilekçelerinde ibraz ettiği kararlarında somut olayımıza uymadığını belirtmek isteriz. TARAFLAR HİÇBİR ZAMAN AİLE OLAMAMIŞTIR. DOLAYISIYLA BİR AİLE HUKUKU MEVCUT OLMAYIP, herhangi bir yükümlülük var ise de bu yükümlülük müvekkil tarafından harfiyen yerine getirilmiş olup, zaten evliliğin başından beri şehir dışında yaşayan müvekkil, mesajlarla sabit olduğu üzere bu durumu medeni bir insan gibi katılana bildirmiş ve ödemelerin katılan tarafından takip edilememesi sonrasında abonelikler iptal ettirilmiştir. Bu olayda herhangi bir yükümlülük ihlali mevcut olmayıp, sonuçları itibari ile de bir mağduriyet oluşmamıştır."

Diyerek, aile hukukunu katleden bir savunmada bulunmuştur. Zira sanık, müşterek bir çocuğumuzun olmadığını, temelli bir evlilik yapmadığımızı, hiçbir zaman aile olamadığımız gibi, bundan dolayı da bir aile hukukunun mevcut olmadığını haksız bir şekilde belirtmiştir.

Zira, her ne kadar sanık ile tarafımın müşterek bir çocuğu olmasa ve evliliğimizde problem yaşayarak boşanma aşamasına gelmiş bulunsak da; her iki taraf olarak, 4721 sayılı TMK uyarınca geçerli bir nikah akdi ile evlenmiş bulunmakta olduğumuzdan, hiçbir zaman aile olamadığımız gerekçesiyle AİLE HUKUKUNUN MEVCUT OLMAMASI şeklindeki savunmanın hukuka son derece aykırı olduğunu belirtmek isterim. Nitekim 4721 sayılı TMK, geçerli bir nikah akdi ile kadın ve erkeğin evlenerek oluşturmuş olduğu birliği tanıyarak taraflara, evlilik birliğinin gerektirdiği çeşitli yükümlülükleri yerine getirmelerini öngörmüştür.

Sanık, tarafıma 18/08/2022 tarihinde boşanma davası açmış olup; ancak bu tarihten sonra tarafımla bir araya gelerek tatile gitmiş olup, bu durum Saatli Otel kaydı ve İzmir İli Çeşme İlçesi Emniyet Genel Müdürlüğü Konaklama Bilgi Sistemi kayıtları ile de sabittir. Dilekçemin ekinde de sanıkla birlikte yapmış olduğum tatile ilişkin fotoğraflar Sayın Mahkemenize sunulacaktır. Sayın Mahkemenizden gerekli yerlere müzekkere yazılarak sanıkla tarafımın yaptığı tatil kayıtlarına ulaşılmasını talep ederim. Sanık ile tarafımın 28/08/2022 tarihinde tatil yaptığı sürecin sonrasında sanık, tarafıma sürekli olarak; "GURURUN OLSA EVİMDE OTURMAZSIN." şeklinde beyanlarda bulunmuş ve Sayın Mahkemenizce de anlaşılacağı üzere sanık, tarafımın, evinde oturmasından ve evindeki abonelikleri kullanmasından rahatsızlık duyduğunu açıkça dile getirmiştir. Devamında da sanık, evinde oturmaya devam etmem ve evi aboneliklerini kullanmaya devam etmem üzerine bu durumu sona erdirmek amacıyla kendince abonelikleri kapatarak aile yükümlülüğünden doğan sorumluluklarını ihlal etmiştir.

Yine sanığın bu savunması, boşanma davalarının yürütüldüğü aile mahkemelerinin itibar edebileceği nitelikte olup; sırf müşterek bir çocuğa sahip olmamamızdan ötürü temelli bir evlilik yapamayışımız şeklindeki beyanların ileri sürüleceği yer, bir suç ve suça ilişkin olarak verilecek ceza tayinine ilişkin yargılama yapılan ceza mahkemeleri değildir.

Sanık, ilerleyen beyanlarında tarafımın ödemeleri takip etmemiş olması sebebiyle aboneliklerin iptal ettirildiğini haksız şekilde belirterek, aboneliklerin ödeme yapılmamış olması sebebiyle kapandığını iddia etmiştir. Ancak, abonelikler sanık üzerine kayıtlı bulunduğundan ve sanık Sertaç ******, aramızda gerçekleştirmiş olduğumuz anlaşma ve konuşmalarda ödemeleri sorunsuzca yerine getirdiğinden bahsettiğinden ötürü, tarafım olarak ödemelerin sanık tarafından yapılması gerektiği yönünde haklı bir beklenti içinde olmuş bulunmaktayım.

Yine sanık, vermiş olduğu cevap dilekçesinde abonelik ücretlerinin ödenmediğine ilişkin hususu tarafıma medeni bir insan olarak bildirdiğini, bu durumun mesaj kayıtlarıyla da sabit olduğunu haksız bir biçimde belirtmiştir. Zira sanık ile tarafım arasında geçen konuşmaları içeren mesaj kayıtları aylar öncesine ait bulunmakla beraber sanık tarafından tarafıma abonelikleri kapattıracağına yönelik herhangi bir mesaj veya arama yapılmamış, bu sebeple de bu husus bakımından tarafımın herhangi bir bilgisi mevcut olmamıştır.

Sanık savunmasında her ne kadar, abonelik ücretlerinin takibini yapmadığım ve sanığa son ödeme tarihi geçmiş faturaların olduğu yönünde uyarılar içeren mesajlarımın geldiğinin sabit olduğunu belirtmişse de; sanık ile tarafım arasında aboneliklerin ücretlerinin ödenmediğine ilişkin konuşmaların yapılmış olması, sanığın abonelikleri kapattıracağı yönündeki fikrinden haberdar olduğum anlamına gelmemektedir.

Sanığın tarafımın haberi olmadan abonelikleri kapattırdığının hayatın olağan akışına uygun olduğunun en temel göstergesi, sanığın evden ayrılırken evin tapusunu ve evlilik cüzdanını yanında götürmesidir. Zira Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere abonelik açtırma/ kapatma gibi işlemler için evin tapusu, faturası ve evlilik cüzdanı gibi resmi belgelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Sanık, tarafımın aldığı maaşın kendisinin aldığı maaştan çok daha yüksek olduğunu haksız bir şekilde belirtmiştir. Zira sanık, bir lisede branş öğretmeni olarak çalışmakta olup; tarafımın uzman öğretmen olarak almış olduğu maaştan daha fazlasını kazanmaktadır. Sanığın savunmasına hak verilecek en kötü varsayımda dahi, tarafımın daha yüksek maaş almasının sanığa tarafımın haberi olmaksızın abonelikleri bilgim dışında kapatma hakkı tanımadığını belirtmek isterim.

Sanık, savunmasının ilerleyen kısımlarında tarafımın üzerine birçok taşınmazın olduğu ve tarafımın yan gelirlerinin de bulunduğunu haksız bir şekilde belirtmiştir. Zira, tarafımın üzerine taşınmaz kaydı bulunmadığı gibi; taşınmazlara ait herhangi bir kira gelirimin de olmadığının kabulü gerekmektedir. Yine, devlet memuru olmamdan ötürü memuriyet dışında herhangi bir yan işte çalışmam mümkün değildir. Sanığın bu tür haksız beyanlarda bulunmuş olmasının tek nedeni, Sayın Mahkemeniz nezdinde tarafımın ekonomik olarak kendisinden daha güçlü olduğu ve bu sebeple de işlemiş olduğu eylemin suçun yasal unsurlarına vücut vermediğini ispatlamaya yöneliktir. Ancak daha önce belirtmiş olduğum üzere defaatle tekrar etmek isterim ki, kanunun 233. Maddesi uyarınca aile yükümlülüğünü ihlal suçunu sübuta erdiren eylem, aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmemekle sınırlı olup; aleyhine ihlal suçunun işlendiği kişinin yani somut olayda tarafımın ekonomik durumunun varlığının bir önemi bulunmamaktadır.

Yine her ne kadar, tarafımın ekonomik gücü var ve sanık savunmalarında herhangi bir mağduriyetin oluşmadığını ve sanık, zarar kastı ile hareket etmediğin belirtmişse de; sanığın habersizce abonelikleri kapattırmış olmasından ötürü tarafım olarak mağduriyet yaşamış bulunmaktayım. Şöyle ki;

Özellikle çalışan bir insan olduğum ve çalışmak üzere evden ayrılmak zorunda olduğum için Sayın Mahkemenizin affına sığınarak banyo ve tuvalet temizliğimi gerçekleştiremedim. Yine, işten eve geldikten sonra yemek yapmak, çay demlemek ve çıkan bulaşıkları yıkamak için eve hazır su taşımak zorunda kaldım. Evin elektrikleri kesildiği için, buzdolabında yer alan bütün gıda malzemelerim ve kışlık erzaklarım bozulduğundan hepsini çöpe atmak ve buzdolabından gelen kötü kokuyu gidermek üzere fazlaca bir temizlik faaliyetine girişmek zorunda kaldım.

Yine, yukarıda açıklamış olduğum üzere, sanığın giderken evin tapusunu ve evlilik cüzdanını da yanında götürmüş olması nedeniyle abonelikleri üzerime alma işlemini gerçekleştirmekte son derece zorlandım ve abonelikleri üzerime geçirmek 2 haftamı almıştır.

Sanığın savunmalarında eylemine uyan aile yükümlülüğünü ihlal suçunun unsurlarına değinmiş olmasına karşılık tarafımın da bahse konu suçun unsurlarına değinme zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki;

Aile yükümlülüğünü ihlal suçu, fail ve mağdur bakımından özgü bir suçtur. Suçun faili aile hukukundan doğan eğitim, bakım ve destek olma yükümlülüğü altında olup, yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişidir. Bu suçun mağduru ise bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünün alacaklısı olan hak sahibidir. Suçun oluşabilmesi yükümlülüklerin yerine getirilmemesi yeterlidir, hak sahibi açısından ayrıca bir zarar doğmuş olma şartı aranmamıştır.

Yukarıda belirtmiş olduğum hususlardan sarih bir şekilde görülecektir ki; bahse konu suçun işlenmiş sayılması için failin kasten hareket etmiş olması yeterli sayılmakla beraber; failin zarar kastı ile hareket edip etmediğinin bire önemi bulunmamaktadır.

Nitekim sanığın ileri sürmüş olduğu gibi aboneliklerin kapattırılmış olduğu bu süreci herhangi bir mağduriyet yaşamamak adına annemin evinde geçirmiş olduğumun kabulü halinde dahi; yani tarafım olarak herhangi bir zarar veya mağduriyete maruz kalmasaydım dahi sanığın eyleminin suça vücut verdiğinin kabulü gerekmektedir. Yani, zarar kastı yine de aranmamaktadır.

Sanık, savunmalarının devamında tarafımın Adanalı olup; annemin de iki sokak ötede yaşadığından bahisle, tarafımın bu süreçte annemin evinde kaldığımın annemin beyanlarıyla da sabit olduğunu haksız şekilde belirtmiş bulunmaktadır. Zira tarafım, bu süreçte evimden ayrılmadığı gibi annemin de bu yönde herhangi bir beyanı bulunmamaktadır. Bilakis; bu süreci aile konutunda geçirmeye devam ettiğime ilişkin tanıklarım ve tanıklarım ile tarafım arasında yapılmış olan Wp mesaj kayıtları bulunmaktadır. Durumu ayrıntılı olarak izah etmem gerekirse;

İkametimin olduğu aile konutunun apartman yöneticisi Ramazan ************ ve karşı komşum olan Melek ********** 57) ile yazışmamda açık ve net bir şekilde ilgili şahıslar hali hazırda aile konutunda oturduğumu beyan etmişlerdir. Şahıslardan Ramazan *********;

"Sadece ben değil; bütün komşular sizin burada yaşadığınızı biliyor." şeklindeki mesajı ile sanığın savunmalarının haksızlığını ispatlamıştır. İlgili Wp mesaj dökümanları dilekçemin ekinde Sayın Mahkemenize sunulacaktır.

Ayrıca bu süreçte ödemiş olduğum bina aidat dekontları ile sanığın abonelikleri kapattırması sebebiyle abonelikleri üzerime aldığıma yönelik faturalar da Sayın Mahkemenize dilekçemin ekinde sunulacaktır.

Sanık, ilerleyen beyanlarında tarafımın sunmuş olduğu beyanlarında tarafımca verilen şikayet dilekçesinin ekinde sunmuş olduğum faturaların ilgili aile konutu niteliğindeki taşınmaza ait olmadığını ve faturalardaki abonelik numaralarının farklı olduğunu belirtmiştir. Bu konuyu izah etmem gerekirse;

Ödediğim elektrik faturaları sanığın üzerin kayıtlı iken, "00102********" abone numarasına sahiptir. Tarafımca elektrik aboneliğini üzerime aldıktan sonra abonelik numarası değişmiş ve "00102******" abonelik numarasını almıştır.

Ödediğim su faturaları sanığın üzerine kayıtlı iken, "1507******" abone numarasına sahiptir. Tarafımca su aboneliğini üzerime aldıktan sonra abonelik numarası değişmiş ve "1519****" abonelik numarasını almıştır.

Ödediğim doğal gaz faturaları sanığın üzerine kayıtlı iken, "0002******" abone numarasına sahiptir. Tarafımca doğal gaz aboneliğini üzerime aldıktan sonra abonelik numarası değişmiş ve "80000*****" abonelik numarasını almıştır.

Tarafımca dosyaya internet faturası ve bina aidat ödemelerini de tarafımca ödendiğine ilişkin dosyaya ibraz etmemin sebebi, sanığın ileri sürmüş olduğu gibi Sayın Mahkemenizde algı yaratmak değil; aksine, aile konutunun ortak giderlerinin tarafımca karşılandığı ve sanığın iddia ettiği gibi aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğine yönelik ispat faaliyetimden kaynaklanmaktadır.

Yine, sanık her ne kadar sunmuş olduğum faturaların başka bir taşınmaza ait olduğunu haksız şekilde belirtmişse de; tarafımın birden fazla taşınmazın aboneliğini ödeyecek durumu bulunmamaktadır.

Sanık, tarafım ile kendisinin görev nedeniyle ayrı illerde yaşadığını bu sebeple de sanığın abonelik ücretlerini ödememiş olması ve hatta abonelikleri kapattırmış olmasının hukuka aykırı bir yönü olmadığına ilişkin savunma yapmışsa da; Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 197. Maddesi uyarınca;

III. Birlikte yaşamaya ara verilmesi

Madde 197 - Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya

ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.

Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin

istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve

eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.

Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak

hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.

Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri

düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.

Yukarıdaki kanun maddesi uyarınca evlilik birliğinde taraflar, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir denilmiştir.

Kanun maddesinin, huzurdaki davaya göre uyarlamasını yapmak gerekirse, hem sanık hem de tarafım öğretmen olarak çalışmış olmamızdan kaynaklı olarak, evlilik birliği sürecinde farklı illerde memur olarak çalışmış bulunmaktayız. Her iki tarafında meslek hayatının devamlığı ve ekonomik kazancının tehlikeye düşmemesi bakımından her ne kadar aynı konutta evliliğimizi devam ettirememiş olsak da; kanun maddesinin ikinci fıkrasına göre, eşlerin birbirlerine karşı parasal katkı, konut ve eş yararlanma hakkını tanıması ve bu hakları sağlama konusundaki yükümlülüklerini ihlal etmemeleri gerekmektedir.

Ancak sanık, zaten ayrı illerde evliliğimizi yaşamış olduğumuzdan bahisle kanunun, kendisine getirmiş olduğu yükümlülüğü yerine getirmekten kaçınmıştır.

Sanık her ne kadar, söz konusu abonelikleri üzerime aldıktan sonra ödeme takiplerini tarafımın yapmasının beklenmesinin normal ve olağan olduğunu belirtmişse de; tarafımca ibraz edilen şikayet dilekçesi, abonelikleri üzerime almadan önce yani aboneliklerin sanık üzerinde bulundurulduğu ancak sanığın faturaların takibini kasten yapmayarak ve ilerleyen süreçte de abonelikleri tarafımın haberi olmadan kasten kapattırmış olması nedeniyle ibraz edilmiştir. Sanık, ilgili beyanıyla Sayın Mahkemenizi yanıltmaya çalışmaktadır.

Sanık, aile yükümlülüğünü ihlal suçunu işlemediğine dayanak olarak, tarafımın kollukta vermiş olduğu ifadeye atıfta bulunarak, sanığın 26/06/2022 tarihinde evi terk ettiği, 18/08/2022 tarihinde boşanma davası açtığı ve 04/10/2022 tarihinde ise konuttaki doğal gazımın kesildiğine ilişkin olarak vermiş olduğum ifademi baz alarak, hayatın olağan akışı gereği ilgili suçu işleyen failin abonelikleri kapattırmak için aylarca beklemeyeceğini ifade etmiştir.

Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere boşanma süreçleri her iki taraf için de son derece düşündürücü ve yıpratıcı bir süreçtir. Dikkat edileceği üzere sanık, 26/06/2022 tarihinde evi terk etmiş; bu tarihten yaklaşık iki ay sonra yani 18/08/2022 tarihinde ise boşanma davası açmıştır. İddialarımızı ispata yeter delil, eğer hayatın olağan akışı ise, hayatın olağan akışı gereği sanığın boşanma davası açmak için neden evi terk ettikten sonra iki ay beklediği de tarafımca merakla karşılanmıştır.

Boşanma kararı gibi önemli bir kararı verebilmek için dahi iki ay bekleyen sanığın, böylesine çetrefilli bir süreçte abonelikleri kapatmanın aklına gelmemesi çok normaldir. Zira evden ayrıldıktan sonra sanığın abonelikleri kapatmak suretiyle tarafımdan intikam alacağı, tarafımın dahi aklına gelmemiştir.

Sanık son beyanında, tarafımın bahse konu suçu işlediğinden bahisle hakkında şikayet dilekçesi ibraz ettikten sonra sanık ile aramda geçen mesajları delil olarak Sayın Mahkemenize sunmuş ve mesaj içeriklerinden anlaşıldığı üzere tarafımın, sahip olduğum hakkı kötüye kullandığım yönünde bir savunma yapmıştır.

Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere, hakkını almak üzere şikayet veya gerekli hukuki yollara başvuracağından bahisle beyanda bulunmak, tehdit ve şantaj gibi herhangi bir suçun yasal unsuru olmadığı gibi; hakkın kötüye kullanılması da değildir. Hukuk devletinin bir vatandaşı olarak tarafım, ihkak-ı hak yasağı ilkesi gereğince hakkımı kendi başıma alamayacağımın bilincinde olarak sanığa yalnızca mahkeme kanalıyla ve eylemine uyan suç bakımından kendisi hakkında şikayet hakkımı bildirmiş bulunmaktayım.

Yukarıda açıklanan tüm sebeplerden ötürü Sayın Mahkemenizden, Adana 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2023/*** Esas ve 2024/8 Karar sayılı dosyasında sanık hakkında verilen BERAAT kararımın yapılacak olan istinaf incelemesi neticesinde KALDIRILARAK, SANIK HAKKINDA MAHKUMİYET HÜKMÜ KURULMASINA KARAR VERİLMESİNİ SAYGILARIMLA TALEP EDERİM.

HUKUKİ NEDENLER : TCK, CMK ve yasal sair tüm mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : Adana 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2023/*** E. Ve 2024/* K. Sayılı dosyasında yer alan tüm bilgi ve belgeler

İfade tutanakları

Tanık

Bilirkişi

Yemin

Keşif

Faturalar

Dekontlar

Ekran görüntüleri

HTS kayıtları

Mesaj kayıtları

Karşı tarafın delil sunmasına karşılık delil sunma hakkım saklı kalmak üzere yasal sair tüm deliller

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re'sen göz önünde bulundurulacak nedenlerle,

İstinaf talebimin kabulüne,

Adana 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2023/*** E. Ve 2024/* K. Sayılı dosyasında sanık Sertaç ****** hakkında verilen BERAAT kararının Sayın Mahkemenizde yapılacak olan istinaf incelemesi neticesinde KALDIRILARAK SANIK HAKKINDA MAHKUMİYET HÜKMÜ KURULMASINA,

Yargılama giderleri ve karşı vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına,

Karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. 28/02/2024

MÜŞTEKİ KATILAN

İREM DOĞAN ERTEM