Asliye Hukuk Mahkemesine Dilekçe Örneği

                           KAYSERİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

DOSYA NO : 2023/*** E.

DAVACI : 

VEKİLİ : Av. Gizem Gül UZUN

                                                                 

DAVALI : Kayseri Valiliği (İl Göç İdaresi Müdürlüğü)

KONU : Cevaba cevap dilekçemizin sunulması hakkındadır.

AÇIKLAMALAR :

Müvekkil, Türkiye'ye yasal bir şekilde, kendine ait pasaportu ve vizesi ile giriş yapmıştır. Müvekkil herhangi bir olaya karışmamış ve suç işlememiştir. Müvekkilin sicili temiz olup, müvekkilin herhangi bir sabıka kaydı bulunmamaktadır. Olay günü, polis müvekkili yolda çevirmiş ve müvekkile pasaportunu sormuştur. Müvekkil o an yanında pasaportu bulunmadığı için pasaportunu almak üzere eve gidebileceğini belirtmesine rağmen kanunun tanıdığı kolaylık sağlanmadan müvekkil, polis tarafından hukuka aykırı şekilde alınmıştır. Müvekkilin pasaportu bulunmaktadır. Sadece kısa süreliğine dışarı çıktığı için o an yanında bulundurmamıştır. Müvekkil yasaya uygun şekilde Türkiye'ye giriş yapmış, herhangi bir suça karışmamıştır. Anılan 6458 Sayılı Kanunun 54. Maddesine aykırı bir durumu olmadığından alınan idari gözetim kararı haksızdır ve iptal edilmiştir. Ancak bu süreçte müvekkilin maddi ve manevi zararı doğmuştur. Şöyle ki;

Müvekkil, ilgili memurların gerekli denetimi yapmaması neticesinde yaklaşık olarak iki ay boyunca geri gönderme merkezinde tutulmuştur. Geri gönderme merkezinde tutulduğu süre zarfı boyunca barınma koşullarının yeterince uygun olmaması sebebiyle müvekkil bedensel olarak zarara uğramış ve zatürre hastalığına yakalanmış. Öyle ki müvekkilin hastalığı ilerlemiş ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüye ulaşmıştır. Bunun üzerine müvekkil, Kayseri Şehir Hastanesinde yataklı tedaviye alınmıştır. Tedavi süreci boyunca müvekkil, ağızdan beslenememiş, müvekkil serum yardımı ile ilaç ve besin desteğine kavuşmuştur. Bu sebepten çok fazla kilo kaybetmiştir. Tüm bu süreç müvekkili oldukça yıpratmıştır. Hem bedensel hem de ruhsal olarak fazlasıyla zarar görmüştür.

İdarenin tesis etmiş olduğu haksız idari gözetim kararı sebebi ile müvekkilden uzunca bir süre haber alamayan ailesi yoğun bir endişe ve korku duymuştur. Müvekkilin ailesi de bu süreçte manevi olarak fazlasıyla yıpranmıştır. Müvekkilin ailesi, müvekkile ulaşabilmek adına yurtdışından Türkiye'ye gelebilmek adına harcamalar yapmıştır. Türkiye'de konaklama, beslenme, yol ve hukuki destek alabilmek adına avukatlık hizmeti harcamalarında bulunmuştur. Açıkladığımız sebeplerden ötürü müvekkilin ailesinin maddi zararı da gündeme gelmektedir.

Müvekkil hakkında, ismi yukarıda belirtili olan davalı idare tarafından alınan haksız ve hukuka aykırı idari gözetim kararı neticesinde müvekkilin; Kayseri Geri Gönderme Merkezinde tutulduğu ve akabinde zatürre hastalığı sebebiyle yatılı şekilde Kayseri Şehir Hastanesinde tedavi gördüğü süre zarfı boyunca uğramış olduğu maddi ve manevi zararların tazmininin gerekliliği sebebiyle tarafımızca Sayın Mahkemenize başvuru zorunluluğumuz hasıl olmuş olup;

İdarenin müvekkili haksız idari gözetimde tutması sebebiyle müvekkilin maddi menfaatlerinde oluşan eksilme ve zararlar ile müvekkilin söz konusu haksız idari gözetimde tutulması sebebiyle yaşamış olduğu elem, keder ve ızdırabın bir nebze olsun giderilebilmesi amacıyla müvekkil lehine, FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIMIZ SAKLI KALMAK KAYDIYLA şimdilik 500,00TL harca esas değer gösterdiğimiz; 50.000,00TL maddi ve 50.000,00TL manevi tazminat talebimizin kabulüne karar verilmesi için tarafımızca Sayın Mahkemenize dava dilekçesi ibraz edilmiştir.

Tarafımızca ibraz edilen dava dilekçemizin, davalı idareye tebliğ edilmesi üzerine davalı idare, cevap dilekçesini Sayın Mahkemenize ibraz etmiştir. İşbu sebeple, davalı idare tarafından verilen cevap dilekçesine karşı yasal süresi içinde cevaba cevap dilekçemizi sunma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

Davalı idare tarafından verilen cevap dilekçesinde ileri sürülen hususlara karşı yasal süresi içinde itirazlarımızı sunmaktayız:

Davalı idare, tarafımızca açılan davanın görev yönünden reddedilmesi gerektiğini; zira idari gözetim nedeniyle ileri sürülen tazminat taleplerinin incelenme mercinin idari yargı olduğunu belirtmiştir.

Ancak tarafımızca daha önce idari yargı merci olan Kayseri 1. İdare Mahkemesinde dava açılmış; Kayseri 1. İdare Mahkemesi, 2023/1464 Esas sayılı dosyada işbu davamıza yönelik gerekli incelemeleri yapmış ve 12/10/2023 tarihinde vermiş olduğu 2023/1464 Karar sayılı kararında;

"...Uyuşmazlık konusu olayda; açılan davanın, davacı hakkında 6458 sayılı Kanun uyarınca sınır dışı edilmek üzere verilen idari gözetim kararı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine yönelik olduğu, istemin 5271 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı, 6458 sayılı Kanunda da idari gözetim kararına karşı sulh ceza hakimine başvurulacağı düzenlenmiş olup, aynı işlemden kaynaklanan manevi tazminat istemli davalara da adli yargı yerinde bakılacağı, ancak Mahkememizin adli yargı içerisinde hangi yargı mercinin bu davalara bakmakla görevli olduğu hususunda karar verme yetkisi bulunmadığı gözetildiğinde, bu belirlemenin ilgili yargı kolunun kendi içerisinde yapılması gerektiği sonucuna varıldığından, bakılmakta olan işbu davanın görev yönünden reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 19/06/2023 tarih ve E:2023/176, K:2023/482 ile 30/05/2022 tarih ve E:2022/225, K:2022/296 sayılı kararları da bu yöndedir. "

Denilerek hüküm kurulmuş ve tarafımızca Kayseri 1. İdare Mahkemesinde açılan davamız, Uyuşmazlık Mahkemesinin kararlarına atıfta bulunularak görev yönünden reddedilmiştir.

Kayseri 1. İdare Mahkemesi tarafından atıfta bulunulan Uyuşmazlık Mahkemesi kararını tekrar belirtmemiz gerekirse;

     T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/176

KARAR NO : 2023/482

KARAR TR : 19/06/2023

ÖZET: 6458 sayılı Kanun uyarınca hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle idari gözetim altına alınması kapsamındaki işlemler sırasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 K A R A R

Davacı : Osama Ali Abdelraheem Younis SALEEM

Vekili : Av. Mustafa KOCAMANBAŞ

Davalılar : 1- Çanakkele Valiliği ( İdari Yargı )

                     2- Maliye Hazinesi ( Adli Yargı )

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacı vekili, davacının Mısır ülkesi vatandaşı olduğunu ve Bilecik ilinde yabancı öğrenci statüsünde eğitim gördüğünü, Bilecik ve Çanakkale Valiliklerince alınan idari gözetim kararı kapsamında yedi ay boyunca haksız şekilde geri gönderme merkezinde idari gözetim altında tutulduğunu, Çanakkale 2. Sulh Ceza Hakimliğinin D.İş.2021/2417 sayılı kararı ile idari gözetim kararının sona erdirildiğini, davacının bu süre boyunca çalışamadığını ve geçimi için gereken iaşeyi temin edemediğini, sürekli sınır dışı edilme endişesi yaşadığını iddia ederek, haksız idari gözetim kararı nedeniyle davacının maddi ve manevi zarara uğradığından bahisle maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. Adli Yargıda

2. Küçükçekmece 6. Ağır Ceza Mahkemesi 17/10/2022 tarih ve E.2022/90, K.2022/6 sayılı kararı ile, davaya konu idari gözetim kararının idari işlem niteliğinde olduğu ve bu yöndeki hukuka aykırılıklara karşı açılan davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, verilen karar itiraz edilmeden 01/11/2022 tarihinde kesinleşmiştir.

3. Davacı vekili, bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

B. İdari Yargıda

4. Çanakkale 1. İdare Mahkemesi 15/02/2023 tarih ve E.2023/87740 sayılı ara kararı ile, uyuşmazlığın 6458 sayılı Kanun’un 57. maddesinde düzenlenen idari gözetim altına alınma işleminden kaynaklandığı ve aynı madde uyarınca idari gözetim kararlarının sulh ceza hakimince çözümlenmesinin gerektiği, hukuka uygunluk denetimi idari yargıya ait olmayan işlemin, hukuka aykırılığından kaynaklı tazminat isteminin idare mahkemelerince değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına ve davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

III. İLGİLİ HUKUK

5. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun “Amaç” başlığı altında düzenlenen 1. maddesi şöyledir:

“Bu Kanunun amacı; yabancıların Türkiye’ye girişleri, Türkiye’de kalışları ve Türkiye’den çıkışları ile Türkiye’den koruma talep eden yabancılara sağlanacak korumanın kapsamına ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”;

6. “Kapsam” başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 “(1) Bu Kanun, yabancılarla ilgili iş ve işlemleri; sınırlarda, sınır kapılarında ya da Türkiye içinde yabancıların münferit koruma talepleri üzerine sağlanacak uluslararası korumayı, ayrılmaya zorlandıkları ülkeye geri dönemeyen ve kitlesel olarak Türkiye’ye gelen yabancılara acil olarak sağlanacak geçici korumayı kapsar.

(2) Bu Kanunun uygulanmasında, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmalar ile özel kanunlardaki hükümler saklıdır.”

7. "İnsani ikamet izni" başlıklı 46. maddesi şöyledir:

" (1) Aşağıda belirtilen hâllerde, diğer ikamet izinlerinin verilmesindeki şartlar aranmadan, Bakanlıkça belirlenen sürelerle sınırlı olmak kaydıyla ve Genel Müdürlüğün onayı alınarak valiliklerce insani ikamet izni verilebilir ve bu izinler uzatılabilir:

a) Çocuğun yüksek yararı söz konusu olduğunda

b) Haklarında sınır dışı etme veya Türkiye’ye giriş yasağı kararı alındığı hâlde, yabancıların Türkiye’den çıkışları yaptırılamadığında ya da Türkiye’den ayrılmaları makul veya mümkün görülmediğinde

c) 55 inci madde uyarınca yabancı hakkında sınır dışı etme kararı alınmadığında

ç) 53 üncü, 72 nci ve 77 nci maddelere göre yapılan işlemlere karşı yargı yoluna başvurulduğunda

d) Başvuru sahibinin ilk iltica ülkesi veya güvenli üçüncü ülkeye geri gönderilmesi işlemlerinin devamı süresince

e) Acil nedenlerden dolayı veya ülke menfaatlerinin korunması ile kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından Türkiye’ye girişine ve Türkiye’de kalmasına izin verilmesi gereken yabancıların, ikamet izni verilmesine engel teşkil eden durumları sebebiyle diğer ikamet izinlerinden birini alma imkânı bulunmadığında

f) Olağanüstü durumlarda

(2) İnsani ikamet izni alan yabancılar, iznin veriliş tarihinden itibaren en geç yirmi iş günü içinde adres kayıt sistemine kayıt yaptırmak zorundadır."

8. “Sınır dışı etme” başlıklı 52. maddesi şöyledir:

“Yabancılar, sınır dışı etme kararıyla, menşe ülkesine veya transit gideceği ülkeye ya da üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilebilir.”;

9. “Sınır dışı etme kararı” başlıklı 53. maddesi şöyledir:

“ (1) Sınır dışı etme kararı, Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce alınır.

(2) Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancı, bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya yasal temsilcisi, kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.

(3) Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı edilmez.”;

10. “Sınır dışı etme kararı alınacaklar” başlıklı 54. maddesi şöyledir:

“(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:

a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler

b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar

c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar

ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar

d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar

e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler

f) İkamet izinleri iptal edilenler

g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler

ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler

h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler ya da bu hükümleri ihlale teşebbüs edenler

ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler

i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar

j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar

k) (Ek: 3/10/2016-KHK-676/36 md. ; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/31 md.) Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından tanımlanan terör örgütleriyle ilişkili olduğu değerlendirilenler.

(2) (Değişik: 3/10/2016-KHK-676/36 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/31 md.) Bu maddenin birinci fıkrasının (b), (d) ve (k) bentleri kapsamında oldukları değerlendirilen uluslararası koruma başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler hakkında uluslararası koruma işlemlerinin her aşamasında sınır dışı etme kararı alınabilir.”;

11. “Sınır dışı etmek üzere idari gözetim ve süresi” başlıklı 57. maddesi şöyledir:

“(1) 54 üncü madde kapsamındaki yabancılar, kolluk tarafından yakalanmaları hâlinde, haklarında karar verilmek üzere derhâl valiliğe bildirilir. Bu kişilerden, sınır dışı etme kararı alınması gerektiği değerlendirilenler hakkında, sınır dışı etme kararı valilik tarafından alınır. Değerlendirme ve karar süresi kırk sekiz saati geçemez.

(2) (Değişik:6/12/2019-7196/77 md.) Hakkında sınır dışı etme kararı alınanlardan; kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullanan, kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayan, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında valilik tarafından idari gözetim kararı alınır ya da 57/A maddesi uyarınca idari gözetime alternatif yükümlülükler getirilir. Hakkında idari gözetim kararı alınan yabancılar, yakalamayı yapan kolluk birimince geri gönderme merkezlerine kırk sekiz saat içinde götürülür.

 (3) Geri gönderme merkezlerindeki idari gözetim süresi altı ayı geçemez. Ancak bu süre, sınır dışı etme işlemlerinin yabancının iş birliği yapmaması veya ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle tamamlanamaması hâlinde, en fazla altı ay daha uzatılabilir.

(4) (Değişik:6/12/2019-7196/77 md.) İdari gözetimin devamında zaruret olup olmadığı, valilik tarafından her ay düzenli olarak değerlendirilir. Gerek görüldüğünde, otuz günlük süre beklenmez. İdari gözetimin devamında zaruret görülmeyen yabancılar için idari gözetim derhâl sonlandırılır. Bu yabancılara, 57/A maddesi uyarınca idari gözetime alternatif yükümlülükler getirilir.

(5) İdari gözetim kararı, idari gözetim süresinin uzatılması ve her ay düzenli olarak yapılan değerlendirmelerin sonuçları, gerekçesiyle birlikte yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Aynı zamanda, idari gözetim altına alınan kişi bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa, kendisi veya yasal temsilcisi kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.

(6) İdari gözetim altına alınan kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı, idari gözetim kararına karşı sulh ceza hâkimine başvurabilir. Başvuru idari gözetimi durdurmaz. Dilekçenin idareye verilmesi hâlinde, dilekçe yetkili sulh ceza hâkimine derhâl ulaştırılır. Sulh ceza hâkimi incelemeyi beş gün içinde sonuçlandırır. Sulh ceza hâkiminin kararı kesindir. İdari gözetim altına alınan kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı, idari gözetim şartlarının ortadan kalktığı veya değiştiği iddiasıyla yeniden sulh ceza hâkimine başvurabilir.

(7) İdari gözetim işlemine karşı yargı yoluna başvuranlardan, avukatlık ücretlerini karşılama imkânı bulunmayanlara, talepleri hâlinde 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükümlerine göre avukatlık hizmeti sağlanır.

(8) (Ek:6/12/2019-7196/77 md.) İdari gözetim altına alınan yabancıların uyruklarının tespit edilmesi amacıyla elektronik ve iletişim cihazları incelenebilir. İnceleme sonucunda elde edilen veriler bu amaç dışında kullanılmaz.”;

12. “İdari gözetime alternatif yükümlülükler” başlıklı 57/A. maddesi şöyledir:

“(Ek:6/12/2019-7196/78 md.) (1) 57 nci maddenin ikinci fıkrasında sayılan yabancılara ya da idari gözetimi sonlandırılan yabancılara aşağıdaki idari gözetime alternatif yükümlülükler getirilebilir:

a) Belirli adreste ikamet etme

b) Bildirimde bulunma

c) Aile temelli geri dönüş

ç) Geri dönüş danışmanlığı

d) Kamu yararına hizmetlerde gönüllülük esasıyla görev alma

e) Teminat

f) Elektronik izleme

(2) Yabancıya birinci fıkradaki yükümlülüklerden bir ya da birkaçının getirilmesi durumunda, bu süre yirmi dört ayı geçemez.

(3) 57nci maddenin ikinci fıkrası kapsamında olup da idari gözetim altına alınmayan yabancılara bu maddenin birinci fıkrasında sayılan yükümlülüklerden birinin ya da birkaçının getirilmesi zorunludur.

(4) İdari gözetime alternatif yükümlülüklere tabi tutulduğu, yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına gerekçeleri ile birlikte tebliğ edilir. Hakkında idari gözetime alternatif yükümlülükler getirilen yabancı, bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya yasal temsilcisi, kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.

(5) Elektronik izleme yükümlülüğüne tabi tutulan yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı bu karara karşı sulh ceza hâkimine başvurabilir. Başvuru yabancının tabi tutulduğu idari yükümlülüğü durdurmaz. Sulh ceza hâkimi incelemeyi beş gün içinde sonuçlandırır. Sulh ceza hâkiminin kararı kesindir.

(6) İdari gözetime alternatif yükümlülüklere uymayan yabancılar idari gözetim altına alınabilir.

(7) Yabancıya teminat yükümlülüğü getirilmesi ve yabancının teminat süresi içerisinde mücbir sebepler ve mahkeme sürecinin sona ermemesi halleri saklı kalmak kaydıyla Türkiye’den çıkmaması durumunda teminat Hazineye irat kaydedilir.

(8) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça düzenlenir.”;

13. “Geri gönderme merkezleri” başlıklı 58. maddesi şöyledir:

“ (1) İdari gözetime alınan yabancılar, geri gönderme merkezlerinde tutulurlar.

(2) Geri gönderme merkezleri Bakanlık tarafından işletilir. Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları, Türkiye Kızılay Derneği veya kamu yararına çalışan derneklerden göç alanında uzmanlığı bulunanlarla protokol yaparak bu merkezleri işlettirebilir.

(3) Geri gönderme merkezlerinin kurulması, yönetimi, işletilmesi, devri, denetimi ve sınır dışı edilmek amacıyla idari gözetimde bulunan yabancıların geri gönderme merkezlerine nakil işlemleriyle ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

14. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Ali ÖZGÜR'ün katılımlarıyla yapılan 19/06/2023 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosya sureti ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

15. Raportör-Hâkim Murat UÇUR'un davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra; gereği görüşülüp düşünüldü:

16. Dava, davacı hakkında 6458 sayılı Kanun uyarınca alınan idari gözetim kararı kapsamında geri gönderme merkezinde idari gözetim altında tutulmuş olması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğranıldığı gerekçesiyle tazminat ödenmesi istemiyle açılmıştır.

17. Dosyanın incelenmesinden, Bilecik Üniversitesinde yabancı öğrenci statüsünde eğitim ve öğrenim görmekteyken gözaltına alınan ve hakkında yürütülen soruşturma sonuçlanıncaya kadar idari gözetim altında tutulmasına karar verilen davacı tarafından, Çanakkale 2. Sulh Ceza Hakimliğinin D.İş.2021/2417 sayılı kararı ile idari gözetim kararının sona erdirilmesine karar verildiği, geri gönderme merkezinde haklı sebep olmaksızın özgürlüğünden yoksun bırakıldığı, davacının bu süre boyunca çalışamadığı ve geçimi için gereken iaşeyi temin edemediği, sürekli sınır dışı edilme endişesi yaşadığından bahisle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle uyuşmazlık konusu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

18. Olayda, açılan davanın, davacı hakkında 6458 sayılı Kanun uyarınca idari gözetim altına alınması sürecinde uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemine yönelik olduğu, istemin 5271 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı, 6458 sayılı Kanunda da idari gözetim kararına karşı sulh ceza hakimine başvurulacağı düzenlenmiş olup, aynı işlemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemli davalara da adli yargı yerinde bakılacağı, ancak, Mahkememizin adli yargı içerisinde hangi yargı merciinin bu davalara bakmakla görevli olduğu hususunda karar verme yetkisi bulunmadığı gözetildiğinde, bu belirlemenin ilgili yargı kolunun kendi içerisinde yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

19. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, Çanakkale 1. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Küçükçekmece 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/10/2022 tarih ve E.2022/90, K.2022/6 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Çanakkale 1. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Küçükçekmece 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/10/2022 tarih ve E.2022/90, K.2022/6 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

19/06/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİYLE KESİN OLARAK karar verildi.

Uyuşmazlık Mahkemesi kararından da sarih olarak görüleceği üzere 6458 sayılı Kanun uyarınca hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle idari gözetim altına alınması kapsamındaki işlemler sırasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davalar, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmelidir.

 Bunun üzerine ise tarafımızca, Sayın Mahkemenizde dava açılmış ve Sayın Mahkemeniz tarafından HMK m.114 uyarınca;

Dava şartları

MADDE 114- (1) Dava şartları şunlardır:

a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.

b) Yargı yolunun caiz olması.

c) Mahkemenin görevli olması.

ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.

d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.

e) Dava takip yetkisine sahip olunması.

f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.

g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.

ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.

h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.

ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.

i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.

(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.

Dava şartları incelenerek, tarafımızca açılan dava, kanunda belirtilmiş olan dava şartlarını taşıdığından bahisle Sayın Mahkemenizce usulen kabul edilmiştir.

İşbu sebeple, davalı idare tarafından cevap dilekçesinde yapılmış olan, görev yönünden redde ilişkin savunmada hukuki yarar bulunmadığından ötürü, Sayın Mahkemenizce, bu savunmaya itibar edilmemesini talep ederiz.

Davalı idare, ilerleyen savunmalarında müvekkilimizin, üzerinde kimlik bilgilerine ilişkin pasaport, belge bulunmadığını, beyan ettiği kimlik bilgilerine göre giriş- çıkış kayıtları sorgulandığında yurda yasal giriş çıkışı olmadığını, dolayısıyla da müvekkilimizin yurda yasa dışı yollardan geldiğinin anlaşıldığını ifade etmiştir.

Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere, PVSK kanunu uyarınca;

Durdurma ve kimlik sorma

Madde 4/A- (Ek: 2/6/2007-5681/1 md.)

Polis, kişileri ve araçları;

a) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek,

b) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya

kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek,

c) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek,

ç) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik

mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek,

amacıyla durdurabilir.

Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan

durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek,

fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz.

Polisin, bir kimseyi durdurabilmesi ve kimlik bilgilerini sorabilmesi için, polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebep gerekmektedir. Fiili durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma ve kimlik sorma işlemi yapılamamaktadır.

Olay günü müvekkilimiz, arkadaşı ile beraber cadde üzerinde yürürken, anlam veremediği bir şekilde polis tarafından durdurulmuş ve müvekkilimize, polis tarafından kimlik veya pasaportunu ibraz etmesi gerektiği söylenmiştir.

Müvekkil, suçlu değildir. Ne kendi ülkesi olan İran'da, ne de bulunduğu süre zarfı boyunca ülkemizde herhangi bir suça karışmamış; bir suç işlemeye teşebbüs dahi etmemiştir. Yani anılan koşullarda müvekkilimizin, polis tarafından durdurulması ve kimlik bilgilerinin sorulmasını haklı kılan herhangi bir durum bulunmamaktadır. Olay günü polisler, görev tanımlarının dışına çıkarak müvekkilimizin geri gönderme merkezinde tutulmasına sebep olmuşlardır.

Yine PVSK'nun aynı maddesi uyarınca;

Polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi

gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir. Bu kişilere kimliğini ispatlamaları hususunda

gerekli kolaylık gösterilir.

Olay günü müvekkilimiz, arkadaşında konakladığını, bu sebeple de pasaportunun evde kaldığını, isterlerse durdurma ve kimlik sormanın yapıldığı yere yakın olan evine giderek pasaportunu getirebileceğini ifade etmesine karşın; polis memurlarınca kanunda belirtilen kolaylık müvekkilimize sağlanmamış ve müvekkilimiz polis memurları tarafından tabiri caizse yaka paça işlem yapmak üzere götürülmüştür.

Davalı idare, müvekkilimizin giriş çıkış kayıtları sorgulandığında, yasal giriş çıkış kaydına ulaşılamadığını, bu sebeple de müvekkilin ülkemize yasa dışı yollardan girdiğini ifade etmiştir. Davalı, bu iddiasında haksızdır. Şöyle ki;

Tarafımızca Kayseri 2. Sulh Ceza Hakimliğine, idari gözetim kararının kaldırılmasına yönelik gerekli itiraz yapılmış; ancak mahkemece dosya yeteri surette incelenmediği için itirazımız reddedilmiştir. Sonrasında tarafımızca Kayseri Geri Gönderme Merkezi İdari İşleriyle görüşme yapılmış ve bu uzun süreçten sonra idari işler dosyayı inceleyerek;

"VİZE İHLALİ YOKMUŞ, BIRAKIYORUZ." demişlerdir.

Tüm bu süreç sebebiyle müvekkilimiz, haksız yere mağduriyet yaşamıştır.

Davalı idare, savunmasında her ne kadar, idarenin keyfi işlem ve kötü niyetinin bulunmadığını, idarenin tedbir amaçlı olarak yasaların kendisine tanıdığı yetki uyarınca müvekkil aleyhine idari gözetim kararı aldığını, müvekkilin daha sonraki süreçte pasaportunu ibraz etmesi üzerine ise vermiş olduğu idari gözetim kararını derhal sonlandırdığını belirtmişse de;

Yukarıda belirtmiş olduğumuz PVSK m. 4/a uyarınca müvekkil, haklı bir neden olmadan polis tarafından durdurulmuş ve müvekkile kimliği sorulmuştur. Müvekkilin pasaportunun yanında olmadığını, eğer beklerlerse veya kendisine eşlik ederlerse getirebileceğini bildirmiş olmasına rağmen polisler tarafından gerekli kolaylık sağlanmamış ve müvekkil hakkında işbu haksız idari işlem tesis edilmiştir.

İdari işlem bir bütündür. İşbu haksız idari işlemin tesis edilmesine sebep olan polis durdurması ve kimlik sorma eylemlerinden de davalı idare sorumludur. Zira davalı idare, polis memurlarınca yapılan kanuna aykırı durdurma ve kimlik sorma işlemleri sebebiyle işbu haksız idari gözetim kararını tesis etmiştir.

Eş deyişle, polis memurları tarafından yapılan haksız durdurma ve kimlik sorma işlemleri sebep; alınan idari gözetim kararı ise sonuçtur. Sonuç, sebebe bağlı bulunmaktadır. Haksız bir sebebin, hukuka uygun bir sonuç doğuracağını kabul mümkün değildir. Adli ve idari tüm işlemlerin kolluk marifetiyle yürütüldüğü düşünüldüğünde, kolluk tarafından yapılan hukuka aykırı işlemlerin, adli ve idari sonuçların hukuka uygunluğunu da değiştireceğini kabul etmek gerekir.

Davalı idare cevap dilekçesinin devamında, bir idari işlemin geri alınmasının doğrudan doğruya tazminat hakkı doğurmayacağını, geri alma sebebinin ağır hizmet kusuru oluşturduğu durumlarda tazminat hakkından bahsedilebileceğini ifade etmiştir. Müvekkile yönelik somut olayda davalı idarenin, bahse konu idari işlemi sehven tesis ettiğini, bu sebeple de geri almanın ağır hizmet kusuruna dayanmadığını ifade etmiştir.

Tarafımızca Sayın Mahkemenizde açılan maddi ve manevi tazminat istemli davamız, idarenin geri alma işlemine değil; bizzat idare tarafından tesis edilmiş olan idari gözetim kararına karşı yöneltilmiştir. Davalı idare, tesis etmiş olduğu haksız idari gözetim kararını her ne kadar geri almış olsa da; müvekkil ve ailesi işbu süreç boyunca maddi ve manevi anlamda zarara uğramıştır. Davalı idarenin, tesis etmiş olduğu idari işlemi geri alması, uğranılan zararı tazminden vareste olmasını engellememektedir.

Yine davalı idare, tesis etmiş olduğu işlemi geri almasına sebep olarak sehven tesis etmiş olmasını göstermiş; ağır hizmet kusuruna sebep olmadığını iddia etmiştir. Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere idari gözetim kararı, kişilerin hürriyetlerinin kısıtlanması sonucunu doğuran nitelikteki idari işlemlerdir. Müvekkilimiz 3 ay boyunca haksız şekilde idari gözetim altında tutulmuş; bu süreç boyunca müvekkilimizin dışarı ile bağlantısı kesilmiş; müvekkilimizin telefon kullanmasına izin verilmemiştir ve müvekkilimiz, geri gönderme merkezinin uygunsuz barınma koşulları sebebiyle yataklı tedaviyi gerektirecek ölçüde ağır zatürre hastalığına yakalanmış, 30 kilolara kadar düşmüş ve ölümden dönmüştür.

Müvekkil için böylesine ağır sonuçları olan işbu haksız idari gözetim kararının "SEHVEN ALINMIŞTIR." denilerek davalı idarenin, kendisini tazmin yükümlülüğünden bağışık göstermesini hukuk korumayacaktır. Zira yaptırımları böylesine ağır olan idari gözetim kararı alınırken şartlar ve koşullar titizlikle incelenmelidir. Bu sebeple de idari gözetim kararının "SEHVEN" almış olmak, AĞIR HİZMET KUSURUNUN KENDİSİNİ OLUŞTURMAKTADIR. Davalı idare, her ne kadar sehven almış olduğunu iddia ettiği idari kararı geri alsa da; bu haksız karar sebebiyle müvekkil ve ailesinde maddi ve manevi anlamda ağır bir zarar vuku bulmuş durumdadır. İşbu sebeple de davalı idare, müvekkilde ve ailesinde meydana gelen maddi ve manevi zararı tazmin etmekle yükümlüdür.

Davalı idare cevap dilekçesinde manevi zararın, kişinin şahıs varlığında iradesi dışında meydana gelen eksilme olduğunu, kişinin kendisinin veya yakınlarının şan, şeref, kişilik hakları ve vücut bütünlüğüne yönelen eylemler ve işlemler nedeniyle duyduğu derin ruhsal ve bedensel acı ve üzüntü olarak tanımlandığını belirtmiştir.

Tarafımızca davalı idarenin belirtmiş olduğu hususlara katılınmakla beraber; davalı idarenin, müvekkilin manevi tazminat talebinin doğmasını kabul için somut olayda ağır hizmet kusurunun olması gerekliliğine dayanması ve somut olayda ağır hizmet kusurunun olmadığını belirtmesinin kabulü mümkün görünmemektedir. Davalı idarenin böylesine ağır sonuçları olan idari gözetim kararını "SEHVEN" aldığını belirtmiş olması, "AĞIR HİZMET KUSURU" nun ta kendisidir. Somut olayda ağır hizmet kusurunun bulunmadığını belirtmek mümkün değildir.

Müvekkilin 3 ay boyunca haksız şekilde idari gözetimde tutulmuş olması, müvekkil ve ailesinde oluşan manevi zararın asli unsurudur. Zira müvekkil ve ailesi, idarenin tesis etmiş olduğu karar sebebiyle bir haksızlığa maruz kalmışlardır. Bu süreçte müvekkilin özgürlüğü ağır derecede kısıtlanmış ve müvekkilin dış dünyayla bağlantısı kesilmiştir. Müvekkil aynı zamanda bedensel olarak da zarar görmüş ve zatürre hastalığına yakalanmıştır. Bu sebeple müvekkilin hem kişilik hakları hem de vücut bütünlüğü, idarenin haksız kararı ile zarara uğramıştır.

Davalı idare, savunmalarının devamında, müvekkilde ve ailesinde meydana gelen zararlar ile ilgili tarafımızca dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığını bu sebeple de ileri sürmüş olduğumuz hususların iddiadan öteye geçemediğini belirtmiştir. Davalı idare, tarafımızca müvekkil ve ailesinde meydana gelen maddi ve manevi zararı ispatlamaya yeter ölçüde belge sunulmadığından bahisle tarafımızca açılan işbu davanın reddini talep etmiştir.

Müvekkil, Kayseri Şehir Hastanesinde zatürre hastalığı sebebiyle ağızdan serum yoluyla beslenerek tedavi görmüş, müvekkilin kilosu 30 kilo seyrine kadar düşüş göstermiştir. Hastane tarafından düzenlenen ekipiriz raporu Sayın Mahkemenize sunulacaktır.

Müvekkilde ve ailesinde meydana gelen manevi zarar ise soyut olduğundan ötürü, durumun ve koşulların değerlendirmesinin hakkaniyet ölçüsünde Sayın Mahkemeniz tarafından yapılması ve manevi zarara ilişkin uygun bir tazminatın takdir edilmesi gerekmektedir.

Davalı idare savunmalarının devamında geri gönderme merkezlerinin niteliğine değinmiş ve bu mekanları "MODERN MİSAFİRHANE" olarak tanımlamıştır. Davalı idare, geri gönderme merkezlerinin, yemek, sağlık, eğitim, avukata ve notere erişebilme, yakınlarla görüşme yapılabilme, açık hava, etkinlikler gibi birçok imkana sahip olduğunu belirtmiştir.

Çok basit bir benzetme ile açıklamamız gerekirse Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere misafirler, misafirliğe kendi istek ve tercihleriyle gitmektedirler. Bir bireyin kendi istek ve tercihleri dışında bir yerde tutulması o yerde misafir olduğu anlamına gelmemektedir. Müvekkilimiz, kendi istek ve tercihi dışında; üstelik haksız yere geri gönderme merkezinde gözetim altında tutulmuştur. Davalı idare her ne kadar geri gönderme merkezinin koşullarının gayet yerinde olduğunu ve Avrupa Birliği standartlarında inşa edildiğini iddia etmişse de müvekkilimiz geri gönderme merkezinde zatürre hastalığına yakalanmıştır. Bu sebeple, Sayın Mahkemenizden davalı idarenin savunmalarına itibar edilmemesini talep ederiz.

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda arz ve izah olunan ve Sayın Mahkemenizce re'sen göz önünde bulundurulacak nedenlerle,

Haklı davamızın kabulüne,

Davalı idarenin, müvekkili haksız şekilde idari gözetimde tutması sebebiyle müvekkilin maddi menfaatlerinde oluşan eksilme ve zararlar ile müvekkilin haksız şekilde idari gözetimde tutulması sebebiyle yaşamış olduğu elem, keder ve ızdırabın bir nebze olsun giderilebilmesi amacıyla müvekkil lehine FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIMIZ SAKLI KALMAK KAYDIYLA 50.000,00 TL maddi tazminat için şimdilik 500,00 TL harca esas değer gösteriyoruz. 50.000,00 TL manevi tazminat talebimiz bulunmaktadır. Maddi ve manevi tazminat taleplerimizin kabulünü Sayın Mahkemenizden saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederim. 04/01/2024

                                                                                                                                     DAVACI VEKİLİ

                                                                                                                                   Av. Gizem Gül UZUN