Ağır Ceza Mahkemesi Temyiz Başvuru Dilekçesi Örneği

                                                                    T.C.

                                      YARGITAY İLGİLİ CEZA DAİRESİNE

                                                       Gönderilmek Üzere

           DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. CEZA DAİRESİNE

DOSYA NO : 2023/**** E.

TEMYİZ EDEN SANIK : 

MÜDAFİ : Av. Gizem Gül UZUN

                                                                         Sahabiye Mah., Teoman Sk., Avukatlar İş Hanı, Bina No:9, Kat:5, Daire No:501, Kocasinan/ KAYSERİ

KONU : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinin 10. Ceza Dairesinin 2023/**** Esas ve 2023/**** Karar sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle BOZULMASI istemiyle TEMYİZ DİLEKÇESİDİR.

AÇIKLAMALAR :

Müvekkil hakkında "Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama" suçundan Elazığ 3. Ağır Ceza Mahkemesinde 2023/*** Esas sayılı dosya kapsamında kovuşturma yapılmıştır. - Yapılan ceza kovuşturması neticesinde 2023/*** Karar sayılı kararla müvekkil hakkında mahkumiyet hükmü kurularak müvekkil, 10 yıl hapis ve 20.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmıştır.

Elazığ 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 03/10/2023 tarihinde verilen işbu karara karşı yasal süresi içinde tarafımızca Diyarbakır Bölge Adliyesi 10. Ceza Dairesine istinaf incelemesi için başvurulmuş olup; istinaf merci tarafından 2023/*** Esas ve 2023/**** Karar sayılı karar ile;

B- Sanıklar Muhammed ***** ve Abdullatif ******* hakkında kurulan hükümlere yönelik istinaf başvurularının incelenmesinde;

"Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle red edilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafilerinin ve sanık Muhammed Ali ********'ın istinaf talepleri yerinde görülmemiş olmakla, 5271 sayılı CMK'nın 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,"

Denilerek istinaf başvurumuzun esastan reddine karar verilmiş bulunulmaktadır. İşbu kararın hukuka aykırılığı sebebiyle, gerekçeli kararda tarafımıza verilen 15 günlük yasal süre içinde Sayın Mahkemenizin ilgili ceza dairesine temyiz başvurusunda bulunma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

İstinaf mercinin kurmuş olduğu hüküm hukuka aykırıdır ve bozmayı gerektirmektedir. Şöyle ki;

MÜVEKKİL, SÖZ KONUSU UYUŞTURUCU MADDEYİ YALNIZCA KENDİSİ KULLANMIŞTIR. MÜVEKKİL, UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİNDE BULUNMAMIŞTIR. UYUŞTURUCU MADDE KULLANMAK, UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİNDE DE BULUNULDUĞUNA İLİŞKİN KARİNE TEŞKİL EDEMEZ.

Müvekkil, yapılan ilk derece ve istinaf yargılamalarında uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçunu işlemediğini, satıcı olmadığını, yalnızca kendi kullanımı için uyuşturucu maddeyi bulundurmuş olduğunu samimiyetle ikrar etmiştir. Müvekkil, hiçbir surette herhangi bir meblağ karşılığında kimseye uyuşturucu madde satımında bulunmamıştır. Öyle ki müvekkil, uyuşturucu madde satmak şöyle dursun; kimseye uyuşturucu madde dahi ikram etmemiştir.

Müvekkil, terörle mücadele özel timi olan JÖAK'a bağlı bir Jandarma Astsubayıdır. Müvekkilin mesleği son derece yoğun ve streslidir. Müvekkil, işinin getirmiş olduğu stres ve bunalımdan kurtulmak amacıyla uyuşturucu madde kullanmıştır. Ancak bu demek değildir ki, uyuşturucu madde kullanan müvekkil, uyuşturucuyu da satmış bulunsun. Uyuşturucu madde kullanmak, kullanılan madde üzerinden para kazanmaya karine teşkil edemez.

Zaten Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere ceza yargılamaları, bir varsayım olan karineler üzerinden değil; somut ve maddi gerçeğe uygun hayat olayları üzerinden yürütülmektedir. Temyiz kanun yolu aşamasına gelene dek yapılan gerek ilk derece, gerekse de istinaf yargılamalarında ne yazık ki müvekkilin içinde bulunduğu durumun değerlendirmesi yanlış yapılmış olup; müvekkil, sırf habersizce aynı arabada bulunduğu kişilerin üzerine atılı suça kendisi de iştirak etmiş gibi haksız bir muameleye tabi tutulmuştur. Müvekkil, uyuşturucu maddeyi yalnızca kullanmıştır; ancak hiçbir zaman maddeyi satma cihetinde bulunmamıştır.

MÜVEKKİL, UYUŞTURUCU MADDEYİ MUHAMMED ALİ ULUÇAY İSİMLİ DİĞER SANIKTAN SATIN ALMIŞTIR. MÜVEKKİLİN BANKA HESAP HAREKETLERİ NE YAZIK Kİ YEREL MAHKEME TARAFINDAN İNCELENMEDİĞİNDEN, MÜVEKKİLİN HESABINDAN YALNIZCA PARA ÇIKIŞI OLDUĞU; ANCAK HERHANGİ BİR PARA GİRİŞİ OLMADIĞI GÖRÜLEMEMİŞTİR.

Müvekkil, uyuşturucu maddeyi Muhammed Ali ******* isimli şahıstan temin etmiştir. Müvekkil, bahse konu şahsın hesabına esrar maddesi almak için para göndermiştir. Müvekkilin hesap hareketlerinin incelenmesinin yapılması halinde görülecekti ki müvekkil, tek taraflı olarak hesabından ilgili şahsa para göndermiş; ancak bu şahıstan herhangi bir para havalesi almamıştır. Uyuşturucu madde satan bir kimsenin hesabından sürekli para çıkışı olması ancak buna karşılık hesabına para girişi olmaması ve malvarlığında bir zenginleşmenin meydana gelmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Ancak ne yazık ki bu savunmamıza kanun yolundaki diğer mahkemeler tarafından riayet edilmemiş; müvekkilin hesap dökümleri delil kabul edilmemiş ve dosyada yer almamıştır.

Uyuşturucu madde satan kişiler Muhammed ******** ve **********'tır. HTS kayıtları ve SMS kayıtları eğer yargılamada yeterince iyi incelenseydi sarih şekilde görülecekti ki; müvekkilin yalnızca anılan maddeyi kullandığı, ancak satışını yapmadığı, gerek müvekkilin gerekse de arkadaşlarının, bu durumu ikrar edercesine kullandığı ifadelere ulaşılabilecekti. Ancak ne yazık ki SMS ve HTS kayıtları da mahkemeler tarafından titizlikle incelenmemiş ve işbu temyiz kanun yoluna başvurma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

MÜVEKKİLİN UYUŞTURUCU TİCARETİ YAPTIĞINA YÖNELİK NE DİĞER SANIKLAR NE DE TANIK VE GÖRGÜ ŞAHİTLERİ TARAFINDAN HERHANGİ BİR BEYANDA BULUNULMAMIŞTIR. BİLAKİS, MÜVEKKİLİN SANIKLARLA YAPMIŞ OLDUĞU MESAJLAŞMALARIN İÇERİĞİNİN UYUŞTURUCU MADDE SATIŞINA YÖNELİK DEĞİL; UYUŞTURUCU MADDENİN TEMİNİNE YÖNELİK OLDUĞU AÇIKTIR. ANCAK NE YAZIK Kİ İLK DERECE MAHKEMESİ, SMS, HTS VE MESAJ KAYITLARI GİBİ DELİLLERİ TİTİZLİKLE İNCELEMEMİŞTİR.

Müvekkil, Hasan ********** ile İnstagram isimli sosyal medyadan uyuşturucu madde teminine ilişkin konuşmalarda bulunmuştur. Eğer işbu mesajlar mahkemeler tarafından yeterince iyi incelenseydi, ilgili mesajlarda müvekkilin uyuşturucu madde ticaretine ilişkin herhangi bir söyleminin bulunmadığı sarih bir şekilde görülecekti. Ne müvekkil, ne de işbu yargılamada sanık olarak yer alan diğer kimseler, müvekkilin uyuşturucu ticareti yaptığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Keza, yargılamada dinlenen tanıkların hiçbiri de müvekkilin uyuşturucu madde sattığını belirtmemiştir.

Ancak ne yazık ki yapılan yargılamada tarafımızca ileri sürülen tüm deliller dosya kapsamına alınmadığı gibi; dosyaya giren delillerin incelenmesi de yeterince titizlikle sağlanmamıştır. İşbu sebepten müvekkil, uyuşturucu madde ticareti yapmadığı halde, ilgili maddenin ticaretini yapan ve kendisinin bu maddeyi temin etmiş olduğu kişilerle aynı suçu işlemiş gibi değerlendirilmiş ve işbu yargılamada haksız şekilde sanık olarak değerlendirilmiştir.

Bu sebeple toplanan deliller, yargılama mercileri tarafından yanlış değerlendirilerek suç vasfında hataya gidilmiştir. Bu sebeple yapılan yargılama haksız olup; verilen ceza ise hukuka tamamen aykırı bulunmaktadır. Şöyle ki;

ELE GEÇİRİLEN UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDELERİN, KİŞİLERİN ŞAHSİ KULLANIMLARI İÇİN Mİ YOKSA TİCARET İÇİN Mİ BULUNDURULDUĞUNUN DİKKATLİ DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR. BUNUN İÇİN YARGITAY ÇEŞİTLİ ÖLÇÜTLER BELİRLEMİŞTİR. YEREL MAHKEME TARAFINDAN, YARGITAYCA KABUL EDİLEN BU ÖLÇÜTLER BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMEDİĞİNDEN SUÇ VASFINDA HATAYA DÜŞÜLMÜŞTÜR.

Ceza yargılamalarında kişilerin üstünde veya ev, araba gibi taşınır ve taşınmaz eşyalarında ele geçirilen uyuşturucu maddenin hangi suç kapsamında değerlendirilmesinin iyi yapılması gerekmektedir. Eş deyişle, uyuşturucu maddenin kişilerin kendi kullanımı için mi yoksa ticaretini yapmak için mi bulundurduğu noktası önem taşımaktadır. Zira, yapılacak yargılamada verilecek hüküm buna göre şekillenecektir. Yargıtay'ın, uyuşturucu maddenin kullanım veya ticaret için mi bulundurulduğu noktasında kabul ettiği birtakım ölçütleri bulunmaktadır.

Bu ölçütler, bulundurulan miktar, kişinin içinde bulunduğu hal ve şartlar yani bedensel ve ruhsal yapı ile uyuşturucu maddenin türüdür.

Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Buna göre örneğin günlük kullanım hesabı dikkate alınarak yıllık kullanım miktarının üzerinde uyuşturucu madde bulunduran sanığın, uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında bulundurduğu genel olarak kabul edilmelidir.

Sanığın elindeki uyuşturucu maddeyi başkasına satma, nakil etme durumunun olup olmadığı da her olaya göre araştırılmalıdır. Örneğin teknik yada fiziki takip, görgü tanıkları hatta birden fazla tanığın olduğu durumlarda sanıklar arasındaki ilişkinin temelinin de satış ya da nakil durumu olup olmadığı kendi içinde araştırılmalıdır.

Yine bir diğer ölçüt olarak, uyuşturucu maddenin sanık tarafından bulundurulduğu yer dikkate alınarak uyuşturucu maddenin kullanmak için mi yoksa ticaret için mi bulundurulduğu tespit edilmelidir. Kişisel ihtiyaçları için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla ulaşabileceği yerde bulundurur. Örneğin ev, iş yeri, araba gibi yerler, şahısların kullanmak için kolaylıkla ulaşabileceği yerlerdendir.

Diğer bir ölçüt ise, uyuşturucu maddenin ele geçiriliş şeklidir. Mesela uyuşturucu çeşidinin birden fazla olması, satışa hazır hale getirilmiş, aynı ölçüler şeklinde (genelde paketler aynı gram olacak şekilde) küçük paketler veya jelatinler halinde olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yer ya da yakınlarında tartımı için hassas terazi ve hazırlanmasında kullanılan paket vb. Ambalaj malzemelerinin ele geçirilmesi, uyuşturucunun kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirti olacaktır.

 Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 07.12.2011 gün ve 2008/5259-58263 sayı ile;

"... İstanbul`dan esrar getirerek satacağı ihbarı üzerine, iskelede feribottan inen ve kendisini almaya gelen araca binmek üzereyken yakalanan sanığın, elinde bulunan poşet içerisinde net miktarı 345,510 gramdan ibaret esrarı, satma veya başkasına verme gibi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğuna ilişkin delil elde edilemediği, sanığın fiilinin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden uyuşturucu madde ticareti suçundan hüküm kurulması...",

Belirtilen kriterler ışığında yukarıda değinilen Yargıtay kararında ihbar üzerine yakalanan sanığın üzerinde taşıdığı poşetin içerisinde ele geçirilen kenevir bitkisi dışında, uyuşturucu madde ticareti yaptığı yolunda teknik ya da fiziki takip, tanık beyanı, iletişimin tespiti vb. Somut, yeterli, her türlü şüpheden arınmış, kesin ve inandırıcı herhangi bir delil elde edilememesi nedeniyle uyuşturucu ticaretinden dolayı ceza verilemeyeceği yönünde karar verilmiştir. Bizce de isabetli olan bu kararda özellikle ele geçirilen maddenin salt miktarına bakıp uyuşturucu madde ticareti suçundan ceza verilmesinin önünü kapatıp diğer kriterlerle birlikte değerlendirme yapılması zorunludur.

İşbu yargılamaya konu olan somut olayda da müvekkil, Ankara'da rahat bir şekilde uyuşturucu madde temin edemediğinden dolayı arkadaşları ile birlikte Bingöl'e doğru yola çıktığı sırada yapılan arama neticesinde araçtan çıkan uyuşturucu maddeler sebebiyle üzerine atılı suçtan ötürü ceza kovuşturmasında sanık olarak yer almıştır.

Yukarıda belirtilen kriterlerin somut olaya irdelenmesi gerekli şekilde yapıldığında görülecektir ki;

Esrar maddesi, nemli ortama maruz bırakılmadığında küflenmeden 6 ay gibi uzun bir süre boyunca yapısını muhafaza edebilen bir maddedir. Adli Tıp Kurumu mütalaalarına göre de esrar maddesini kullananlar günde üç kez olmak üzere her biri 1-1,5 gram olmak üzere toplam günde 4,5 gram kadar esrar kullanabilmektedirler. Esrar maddesinin günlük kullanım dozunun diğer uyuşturucu ve uyarıcı maddelere göre daha fazla olması sebebiyle temin edilen esrar maddesinin fazla oluşunun yalnızca maddenin ticaretini yapmakla sınırlı olmadığı; bilakis günlük alım dozunun fazla olabilmesinden ötürü kullanım için de yüksek doz temininin mümkün olabildiğinin kabulü yerinde olacaktır.

Bundan başka olarak Yargıtay'ın kabul ettiği ölçütlerde yer alan hassas terazi, eşit gramajlarda paylaştırılmış paketler, ambalajlar gibi uyuşturucu maddenin ticaretinin yapıldığını kesin kabule yarayacak türde eşyalar, söz konusu araçta bulunamamıştır. Araçta ele geçirilenler sadece uyuşturucu madde olan esrardır. Yine, uyuşturucu madde ticaretinde bulunan şahısların çeşitli türdeki uyuşturucu maddelerle yakalandıkları görülmektedir. Ancak somut olayda araçta yalnızca tek tip olan esrar maddesine rastlanılmış olup; başka çeşitlerde uyuşturucu veya uyarıcı maddeye rastlanılamamıştır.

Keza daha önce de değinmiş olduğumuz gibi müvekkilin uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediğine yönelik ne diğer sanıklar tarafından ne de tanıklar ve görgü şahitleri tarafından ortaya atılmış herhangi bir beyan bulunmamaktadır.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz tüm hususların birlikte değerlendirmesi yapıldığında, müvekkilin uyuşturucu madde ticareti yaptığına yönelik somut ve maddi gerçeğe uygun bir delilin bulunmadığının kabulü gerekmekte iken; istinaf merci tarafından;

B- Sanıklar Muhammed Ali ******ve Abdullatif ******** hakkında kurulan hükümlere yönelik istinaf başvurularının incelenmesinde;

"Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle red edilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafilerinin ve sanık Muhammed Ali ********'ın istinaf talepleri yerinde görülmemiş olmakla, 5271 sayılı CMK'nın 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,"

Denilerek istinaf başvurumuzun esastan reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır. Zira deliller yeterince incelenmemiş; HTS kayıtları, SMS kayıtları ve müvekkilin banka hesap hareketlerinin niteliği, yargılamada dikkate alınmamıştır. Yine yukarıda açıklanan Yargıtay ölçütleri ışığında ele geçirilen uyuşturucu maddenin kullanım için mi yoksa ticaret için mi bulundurulduğunun değerlendirmesi belirtilen ölçütler kapsamında yapılmamıştır. İşbu sebeple yapılan yargılama haksızdır ve hukuka aykırıdır. Tüm bu hususların Sayın Mahkemenizce göz önünde bulundurulmasını talep ederiz.

YARGITAY TARAFINDAN BELİRLENEN ÖLÇÜTLERİN BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMESİ SONUCUNDA MÜVEKKİLİN UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPTIĞININ KABULÜ KESİN DEĞİL; YANİ ŞÜPHE BARINDIRMAKTA OLDUĞUNDAN "ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR" İLKESİNİN MÜVEKKİLE UYGULANMASI GEREKMKETEDİR.

Müvekkilin, üzerine atılı suçu işlemediği, uyuşturucu madde ticareti yapmamış olduğu ve yalnızca kullanmak için uyuşturucu madde bulundurduğu sabit olduğundan, müvekkile "şüpheden sanık yararlanır." ilkesi gereğince yargılama yapılması ve lehine olan hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Zira şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince, sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi için herhangi bir şüphenin var olmaması; sanığın, üzerine atılı suçu işlediğine yönelik ufacık bir şüphenin varlığı dahilinde ise sanık lehine olan hükümlerin uygulanması gerekmektedir.

MÜVEKKİL, DİYARBAKIR 1 NOLU T TİPİ KAPALI CEZAEVİ İNFAZ KURUMUNDA TUTUKLU KALDIĞI SÜRE BOYUNCA DİĞER SANIK MUHAMMED ALİ ULUÇAY TARAFINDAN SUÇU ÜSTLENMESİ İÇİN TEHDİT EDİLMİŞTİR. TARAFIMIZCA MÜVEKKİLİN CEZAEVİ NAKLİ İÇİN GEREKLİ MAKAMLARA BAŞVURUDA BULUNULMUŞTUR.

Sayın Mahkemenizle paylaşmak istediğimiz bir diğer husus ise; müvekkil, Diyarbakır 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumunda tutuklu bulunmakta olduğu süre boyunca sanık Muhammed ********** tarafından cezaevi duvarından atılan ve üzerinde;

"Suçu sen üstlen, ben evliyim, iki de çocuğum var. Sen bekarsın, sana bir şey olmaz." yazılı kağıtlarla tehdit edilmiştir. İşbu durum, müvekkilin üzerine atılı suçu işlemediğini gösterir tarzda sanık Muhammed ********'ın ikrarını gösterir bir ifadedir. Tarafımızca daha önce, yerel mahkeme olan Elazığ 3. Ağır Ceza Mahkemesine bu olay bildirilmesine karşın ne yazık ki bu durum, mahkeme tarafından haksız şekilde değerlendirme altına alınmamıştır.

Olayın akabinde ise tarafımızca bu olay sebebiyle müvekkilin cezaevi naklinin gerçekleştirilmesi için gerekli makamlara cezaevi nakli konulu dilekçemiz sunulmuştur. Sayın Mahkemeniz tarafından müvekkilin cezaevinde diğer sanık tarafından, müvekkilin suçu üstlenmesi gerektiğine yönelik tehditlerinin ve akabinde müvekkilin adına vekaleten tarafımızca yapılan cezaevi nakil isteminin, müvekkilin üzerine atılı suçu işlemediğini ispata yeter ölçüde olması sebebiyle Sayın Mahkemenizce göz önünde bulundurulmasını saygılarımızla talep ederiz.

MÜVEKKİL, JANDARMA ASTSUBAY GÖREVİNİ İCRA ETMİŞ VE GEÇİMİNİ BU GÖREVDEN ELDE ETTİĞİ MAAŞ İLE SAĞLAMIŞTIR. MÜVEKKİL, UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMIŞ OLSAYDI, MÜVEKKİLİN MALVARLIĞINDA OLAĞANÜSTÜ BİR ZENGİNLEŞMENİN OLMASI GEREKİRDİ. YİNE MÜVEKKİL, HERHANGİ BİR SABIKA KAYDI BULUNMAYAN BİR KİMSEDİR. BU SEBEPLE DE SUÇA EĞİLİMLİ BİR KİŞİLİK YAPISINA SAHİP DEĞİLDİR.

Müvekkil, vatanı için canını tehlikeye atan, görevini layıkıyla yerine getiren bir Jandarma Astsubaydır. Mesleğinde daha iyi olabilmek adına Jandarma Özel Operasyon Tim'i eğitimlerine katılmaya hak kazanmış; sonrasında da eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. Mesleğine bu derece saygılı olan ve mesleğinde daha iyi olmak isteyen bir astsubayın uyuşturucu madde ticareti yaparak mesleğinden men edilme tehlikesini göze alması söz konusu değildir.

Nitekim müvekkilin herhangi bir sabıkası bulunmamaktadır. Bu sebeple de müvekkilin, suça eğilimli bir kişilik yapısına sahip olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak belirttiğimiz hiçbir husus ne yazık ki yapılan yargılamalarda dikkate alınmamış ve müvekkilin, üzerine atılı suçu işlediği sabit görülmüştür. Sayın Mahkemenizden yukarıda belirtmiş olduğumuz tüm hususların birlikte değerlendirilerek hakkaniyetli bir yargılama yapılmasını talep ederiz.

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce göz önünde bulundurulacak nedenlerle,

Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinin 10. Ceza Dairesinin 2023/**** Esas ve 2023/**** Karar sayılı kararının temyiz incelemesinin yapılarak bozulmasına karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim. 2.01.2024

                                                                                                            TEMYİZ TALEBİNDE BULUNAN

                                                                                                                            SANIK MÜDAFİ

                                                                                                                         Av. Gizem Gül UZUN