Nafaka Artırım Davası İstinaf Başvuru Dilekçesi Örneği

                  KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

                                                                     GÖNDERİLMEK ÜZERE

                                                           KAYSERİ 6. AİLE MAHKEMESİNE

DOSYA NO : 2022/***E, 2023/***K, 07/11/2023

İSTİNAFA BAŞVURAN

DAVACI :

VEKİLİ :

ADRES :

KONU : Yerel mahkeme kararına karşı istinaf başvurumuzdur.

AÇIKLAMALAR:

 Yukarıda esas numarası yazılı dosyada davacı vekili olarak bulunmaktayım. Yerel mahkemenin gerekçeli kararı tebliğ edilmiş olup yasal süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunuyoruz.

 1- Yerel mahkemece müşterek çocuk için açılan nafakanın artırılması davasında davanın reddine karar verilmiş olup, bu kararı kabul etmemiz mümkün değildir, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddi kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, kararın kaldırılması ve açılan davanın kabulü gerekmektedir.

 2- Yerel mahkemece tarafların anlaşmalı boşandığı, boşanma tarihinden kısa süre sonra dava açıldığı, tarafların iştirak nafakasında da anlaştıkları, tarafların ekonomik durumlarında değişiklik olmadığından bahisle açılan davanın reddine karar verilmiştir. Yerel mahkemece dosyaya sunulan deliller yeterince değerlendirilmemiş, genel geçer gerekçelerle karar verilmiş ve müşterek çocuğun menfaati göz ardı edilmiştir. Yargıtay kararları gereğince de yerel mahkemenin kararının yerinde olmadığı aşikardır. ŞÖYLE Kİ;

 A- Müvekkil ile davalı 26.09.2019 tarihinde evlenmiş olup bu evlilikten 23.11.2020 doğumlu *********** isimli müşterek çocuğu bulunmaktadır. Davalı Adana 12. Aile Mahkemesi'nin 2022/**** Esas sayılı dosyası ile müvekkile karşı boşanma davası açmış, müvekkil de Kayseri 6.Aile Mahkemesinin 2022/*** Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açmış olup neticede dosyalar Adana 12.Aile Mahkemesinin 2022/*** Esas sayılı dosyasında birleşmiş ve mahkemenin 2022/**** Karar sayılı kararı ile taraflar ANLAŞMALI olarak boşanmışlardır. İşbu boşanma kararı 14.06.2022 tarihinde kesinleşmiştir.

 B- Adana 12.Aile Mahkemesinin 2022/*** Esas, 2022/*** Karar sayılı sayılı dosyası ile 2020 doğumlu ************ adlı müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine karar verilmiştir. Ayrıca müşterek çocuk yararına kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 1.250,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak müvekkile verilmesine karar verilmiştir. Nafakanın her yıl %18 oranında artırılmasına da hükmedilmiştir.

 C- Davalı taraf belirlenen nafaka miktarını kararın kesinleşmesinden sonra ödemeye başlamıştır. Ancak belirlenen nafaka miktarının günümüzün ekonomik koşulları da dikkate alındığında yetersiz olduğu aşikardır. Müvekkil davalı ile boşandıktan sonra *****************************. Müvekkil boşandıktan sonra müşterek çocuğu ile beraber ailesinin evinde yaşamaya başlamıştır. Müşterek çocuk ********* artık 3 yaşında olup ödenen nafaka miktarı çocuğa yetmemektedir. Müvekkil de avukat olarak hayatını sürdürmeye çalışmaktadır, günümüzün ekonomik koşulları değerlendirildiğinde müvekkilin yoğun bir çalışma ortamı bulunmamaktadır ve çocuğuyla ilgilenmektedir, ************ Müvekkil müşterek çocuğun günden güne artan ihtiyaçlarını tek başına karşılayamamaktadır. **************************** Her şeye sıfırdan başlayan müvekkil, çocuğuyla yaşam mücadelesi vermektedir.

 Ç- Her ne kadar taraflar anlaşmalı olarak boşanmış olsalar da Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere anlaşmalı boşanma davası sonrasında da nafaka artırma davası açılabilir. Daha öncesinde nafaka konusundaki kararlaştırılmış miktar da diğer boşanma davalarında belirlenen nafaka gibi kesin olmayıp ihtiyaç ve gelir durumuna göre talep hakkı her zaman vardır. Boşanma sonrasında nafaka ödeyen davalının maddi durumunda iyileşme meydana gelmiştir. Buna karşın nafakayı alan davacının maddi durumunda ise kötüleşme meydana gelmiştir. Davacı, 08.06.2022 tarihinden bu yana ödenen cüzi miktarda nafaka ile çocuğun ihtiyaçlarını gidermeye çalışmaktadır. Ancak ödenen tutar, 3 yaşında olan müşterek çocuğun bezlerinin masrafının karşılanmasına dahi yetmemektedir.

 Müşterek çocuk ******** 3 yaşındadır. Her ay bez parası, mama parası, oyuncak, ek gıda masrafları, bakıcı parası, kıyafet, ayakkabı, şampuan, kişisel bakım kremleri, pişik kremleri, hastane masrafları, aşı giderleri olmaktadır. Ayrıca müşterek çocuk sıkıldığı için davacı, müşterek çocuğu sürekli olarak oyun alanlarına götürmektedir. Oyun alanı ve lunaparka bir kez gidildiğinde dahi en az 250 TL müşterek çocuğun eğlenmesi için ödenmektedir.3 yaşında çocuğa yapılan tüm masrafların faturaları dosyadadır. Ayrıca gerek bezin gerek mamanın gerek ek gıdanın gerek kremlerin de piyasa fiyatlarını ek olarak sunmuş bulunmaktayız. Basit bir oyuncağın dahi 300 TL olduğu bir dönemde yaşarken 1.250,00 TL nafaka ile çocuğun ihtiyaçlarının giderilebilmesi olanaksızdır. Dava devam ederken davalının nafakayı artırması sonucu 1.500 TL olmuştur.

 D- Davalı taraf da müvekkil gibi**************** Yani davalının ek gelirleri de mevcuttur. Ancak davalının maaşının bir kısmını elden aldığını, müşterek çocuğa nafaka ödememek için bu tür davranışlar içerisinde bulunduğu müvekkilce beyan edilmektedir. Hatta davalı taraf maaşının bir kısmını elden aldığını kendisi müvekkilin arkadaşlarına beyan etmiş olup bu konuda tanık da dinlettik. Ancak mahkemece davalının 5.500 TL aldığı kabul edilmiş olup bu husus hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle davalının en az 15.000 TL gelirinin olduğu müvekkilce beyan edilmektedir. Gerek evlilik birliği içerisinde olsun gerek boşanma aşamasından sonraki süreçte müşterek çocuğuna cüzi nafaka dışında en ufak bir maddi yardım yapmayan davalı kanaatimizce ciddi bir birikim yapmıştır. Ayrıca davalı erkek, kendi ailesinin evinde yaşamakta olup kira vs. ekstra harcamaları bulunmamaktadır. Davalı taraf, ailesinin tek çocuğudur. Hatta ve hatta baba tarafından ise tek erkek torundur. Nafaka borçlusunun hiçbir geçim sıkıntısı yoktur, ailesiyle beraber kendi evlerinde yaşamaktadır. Davalının kira, elektrik, su vb. giderleri de bulunmamaktadır. Hal böyleyken davalı tarafça çocuğuna nafaka ödemesi dışında başkaca hiçbir giderine katkıda bulunulmamıştır. Davalının ödemesi gereken nafakanın artırılması davalının hayatını ufacık olsa dahi etkilemeyecekken müşterek çocuğun yaşam kalitesini çok fazla artıracaktır. Kaldı ki davalının ailesinin maddi durumu oldukça iyidir. Davalı baba, umuyoruz ki ilk defa baba olmasından dolayıdır çocuğun tek ihtiyacının bebek bezi olduğu algısına kapılmıştır. Ancak müşterek çocuk, mama kullanmaktadır ve altı ayını doldurduğu günden beri ek gıdalar da kullanmaktadır. Müvekkil tarafından yapılan tüm harcamaların faturaları Sayın Mahkemenize delil olarak sunulacaktır. Delil olarak sunulduğu zaman sadece ek gıdaya dahi müvekkilin ne kadar çok para harcadığı açıkça görülecektir.

 E- Günümüz şartlarında değişken para piyasası ve enflasyon dikkate alındığı zaman sabit bir nafaka miktarının sürekli olarak aynı ihtiyaçları karşılamayacağı anlaşılacaktır. Buna bağlı olarak mahkeme nafaka hükmü ile birlikte değişen şartlara ve imkanlara göre ne şekilde artacağına hükmetmiş olabilir veya olmayabilir. İki durumda da nafakanın artırılmasına yönelik olarak dava açılabilir. İştirak nafakası, boşanma kararı ile birlikte çocuğun eğitim, sağlık, giyim, barınma, sosyal hayat, sigorta vb. her türlü ihtiyacı ve asgari yaşam standardını yakalaması için velayet hakkını elinde bulundurmayan eşten alınan nafaka türüdür. Boşanan eşler maddi imkanları oranında çocuğun bu saydığımız ihtiyaçlarına yönelik olarak parasal destek sağlamakla yükümlüdürler. Burada bu para diğer eşin katılması gereken payı ifade eder. Bununla beraber kusur incelemesinden bağımsızdır. Artış miktarı belirlenmiş olmasına rağmen değişen şartlar ve imkanlar nafaka artırımını zorunlu kılmış olabilir. Alacaklısının maddi durumundaki değişiklik, borçlusunun maddi durumundaki değişiklik, değişen şartlar, altın – döviz kurlarındaki değişiklikler, enflasyon oranı, eğitim – sağlık – yaşam standartları – yaş vb. her türlü unsur bu saydıklarımızla sınırlı olmayacak şekilde nafaka artırımına esas alınabilir. Bu saydıklarımıza ek olarak Yargıtay tarafından genellikle esas alınan bir unsuru de belirtmemiz yerinde olacaktır. O da üretici fiyat endeksi (ÜFE) denilen orandır. Genellikle nafaka artırımı konusunda önemli bir etken olan ÜFE, kesin bir kural değildir. Mesela iştirak nafakasında çocuğun önemli bir ihtiyacını karşılamaya yönelik açılan davada ÜFE oranı yetersiz kalacaktır. Yani nafaka artırımı her somut olaya göre farklı kriterlere göre gerçekleştirilebilir.

 F- TMK'nın iştirak nafakasına ilişkin 331.maddesinde ise;

''Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.'' denilmektedir. Bu hükümlere göre nafakaya hükmedildikten sonra tarafların mali durumların değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın artırılması mümkündür. Tarafların mali durumlarının değişmesi iki şekilde gerçekleşebilir. Bunlar;

*Nafakayı ödeyen kişinin mali durumunda artış olması veya

*Nafaka alacaklısının mali durumunun kötüleşmesidir.

Bu durumlar dışında hakkaniyet gerektirdiği takdirde de hakim, nafakanın artırılmasına karar verebilecektir.

Yargıtay, tüm bu hususları dikkate almakla birlikte şayet tarafların ekonomik durumlarında olağanüstü bir değişiklik yoksa bile nafakanın TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılması gerektiğini kabul etmektedir.

T.C.YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ 2021/4645 E. 2021/5308 K. Sayılı ve 28.06.2021 tarihli ilamı;

''......... İradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır''

  Müşterek çocuğun büyümesi ile birlikte ihtiyaçları artmış olup müvekkilimiz çocuğunun ihtiyaçlarının karşılamakta sıkıntı yaşar hale gelmiştir. Müşterek çocuk sağlık sorunları sebebiyle belirli aralıklarla çocuk sağlığı ve hastalıkları doktoruna muayene olmaktadır. Müşterek çocuğun yolculuk ücretleri, muayene ücretleri, konaklama ücretleri, tedavi ve ilaç masrafları müvekkil tarafından karşılanmakta olup davalı babanın ödediği 1.250,00 TL lik iştirak nafakası bu masraflar göz önüne alınınca yetersiz kalmaktadır, aynı şekilde çocuğun kişisel ihtiyaçları, bezi, maması, kozmetik malzemeleri de anne tarafından karşılanmaktadır. Müvekkilin ve müşterek çocuğun yaşam giderleri, müşterek çocuğun sağlık ve yaşam harcamaları ve diğer tüm harcamalar müvekkil tarafından karşılanmaktadır. Davalının maddi durumu ise müşterek çocuğun giderlerine katkı sağlamaya müsaittir. Müvekkilim ve davalı arasındaki ekonomik fark göz önüne alındığında hükmedilen 1.250,00 TL iştirak nafakasının günümüz koşullarında yetersiz kaldığı ve talep ettiğimiz artışın davalının ekonomik durumunu sarsmayacak ve hakkaniyete aykırı bir durum teşkil etmeyecektir. Davalı müvekkilin maddi durumunun yetersiz olduğunu bilmektedir. Müşterek çocuk büyüme çağındadır ve sağlık harcamaları, eğitim harcamaları, giyim kuşam harcamaları, sosyal faaliyetleri gibi aktivitelerin ücretleri müvekkili oldukça zor duruma sokmuştur.

Türk Medeni Kanunu’nun 176. Maddesi 4. Fıkrasında;

“Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”

düzenlemesi mevcuttur. Bu sebeple, nafaka alacaklısı müşterek çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumu arasında bir oranlama yapılarak ilk nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar verilmesi gerekmektedir. Davalının ekonomik durumunun nafaka artırımına müsait olması, yüksek enflasyon karşısında paranın alım gücündeki düşüş ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarındaki artış ve müvekkilin tüm bu ihtiyaçlara tek başına yetişememesi de göz önünde bulundurularak bu davanın açılması zorunluluğu hâsıl olmuştur. Yine davalının ekonomik durumundaki düzelme de göz önüne alınarak, çocuğun ihtiyaçlarında aşırı derecede artış olması, çocukların büyümesinden kaynaklı bakıcı/kreş giderleri, gibi kalemlerin de bu ihtiyaçlara eklenmesi ve daha önce tespit edilen rakamın müvekkilimizin geçimi için çok küçük kalması sebebiyle iş davanın açılma zorunluluğu doğmuştur.

 G- Davalı, evlilik birliği devam ederken maaşına gelen zamları düzenli aralıklar WhatsApp mesaj yoluyla müvekkile bildirmiştir. 2021 yılının kasım ayında dahi davalı maaşının 6.000,00 TL olduğunu ikrar etmiştir. Mesaj kaydı Sayın Mahkemenize delil olarak sunulmuştur. Davalının salt maaşı 2021 yılında bile 6.000,00 TL olup, salt maaşı dışında davalı özel vekaletnameler almakta ve CMK görevlerine gitmektedir. Davalının 2021 yılındaki maaşı en az 15.000,00 TL'dir. Üzerinden geçen zaman diliminden (neredeyse 2 yıl) sonra davalının gelir durumunda ciddi anlamda artış meydana gelmiştir. Davalı, yargılama içerisinde haksız menfaat sağlamak amacıyla gelirini eksik göstermektedir. Ancak şu an emin olarak bilinmektedir ki davalının aylık geliri en az 25.000,00 TL'dir.

Davalı, asgari ücretle çalışmamaktadır. Sabah 8.00'den akşam 20.00'a kadar sigortalı olarak çalışan bir avukatın asgari ücret aldığı iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır. Davalının asgari ücret aldığı hiçbir şekilde kabul edilmemekle birlikte asgari ücret aldığı varsayımında dahi asgari ücret 8.500,00 TL olduğundan ve davalının bunun dışında aldığı özel vekaletnameler ve CMK dosyaları olduğundan müşterek çocuğa gelirinin neredeyse YİRMİDE BİRİ ORANINDA iştirak nafakası göndermesi kabul edilemez.

 Davalının tek amacı nafakanın artırılmamasıdır. Çünkü davalı, müvekkile kin ve nefret duygularıyla yaklaştığından müvekkilin adeta sürünmesini istemektedir. Ancak davalı, müvekkilden almaya çalıştığı intikamı çocuğuna lanse ettirdiğinin farkında dahi değildir. Davalı, müvekkil sanki kendisine nafaka talep ediyormuş gibi davranmaktadır. Ancak müvekkilin tek amacı çocuğunun refah seviyesi içerisinde yaşamasıdır.

Davalı, bilgisayar aldığını iddia etmişse de müvekkilin nafaka artırım davası açacağını bildiğinden her daim bu davaya yönelik tedbirler almıştır. Önce gelirini bilerek eksik göstermiş sonra da başkaları adına kendi kartından harcamalar yapmıştır. Davalının amacı giderim fazla havası vermektir. Davalı, bu dava açılmadan çok öncesinde müvekkile Kayseri'de ''Sakın nafaka davası açma, ben her türlü tedbirimi aldım, gelirimi eksik gösterdim, kartımda da zaten borçlar görünüyor, dava açarsan ne yapar eder reddettiririm'' şeklinde beyanda bulunmuştur. Kısaca davalı, müvekkilin nafaka artırım davası açacağını öncesinde bildiğinden her daim buna yönelik kendisince yalandan tedbirler almıştır.

 H- Tarafların boşanma kararının kesinleştiği tarih 14.06.2022'dir. Davanın açıldığı tarih 25.09.2022'dir. Yani tarafların boşanma davasının kesinleştiği tarihten 3 aydan fazla zaman geçtikten sonra dava ikame edilmiştir. Yine mahkeme karar tarihi 07.11.2022'dir. Davanın açılması ve sonuçlanması arasında 1 yıl 2 aylık zaman dilimi vardır. Bu süreçte dahi müşterek çocuk büyümüş, ihtiyaçları artmış, enflasyon devam etmiştir. Aşağıda sunacağımız Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere, müşterek çocuğun ihtiyaçları araştırılmamış, gerekçeli kararda dahi bahsedilmemiş, davalının 5.500 TL'den daha fazla aldığı dosyadaki delillere göre değerlendirilmemiş, yine GÜNÜMÜZÜN EKONOMİK KOŞULLARI MAHKEMECE HİÇ DEĞERLENDİRİLMEMİŞTİR. NAFAKANIN ARTIRILMASI DAVASI İÇİN HERHANGİ BİR SÜRE KOŞULU GETİRİLMEMİŞTİR. MÜVEKKİLİN ŞEHİR DEĞİŞTİRDİĞİ, MESLEĞİ İÇİN ŞEHİR DEĞİŞTİRMENİN SIKINTI OLDUĞU, MÜVEKKİLİN YENİDEN BİR HAYAT KURMAYA ÇALIŞTIĞI, MADDİ OLARAK ESKİYE ORANLA DÜŞÜŞ YAŞADIĞI, DAVALININ İSE MADDİ DURUMUNDA ARTIŞ YAŞADIĞI HUSUSLARI MAHKEMECE DEĞERLENDİRİLMEMİŞTİR, NETİCE ŞEHİR DEĞİŞTİREN VE YENİ BİR HAYAT KURAN MÜVEKKİLDİR, DAVALI İSE, DAVACI İLE YAŞADIĞI KONUTTAN EŞYALARINI ALARAK AYRILMIŞ VE ESKİ EVİNE YANİ ANNE VE BABASININ YANINA DÖNMÜŞTÜR, DAVACI MÜVEKKİLİN YAŞADIĞI ZORLUKLAR YADSINAMAZ. Davalının maddi durumunda iyileşme olmuştur, hakkaniyet gereği de nafakanın artırılması gerekmektedir. Paranın enflasyon nedeniyle değerini kaybettiği de bir gerçektir. Geçen süre içinde ülke koşulları da göz önüne alındığında, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişerek müşterek çocuğun ihtiyaçlarının artması olağandır. Küçüğün artan yaşı ile ihtiyaçlarının ve giderlerinin arttığı da gözetildiğinde, nafakanın artırılmasının talep edebilme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.

 TMK.nun 176/4 maddesine göre: tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması ya da azaltılmasına karar verilebilir. davanın açılması, belli bir zamanın geçmesine bağlı tutulmamıştır. O halde, mahkemece; bir yıl önce takdir edilen yoksulluk nafakasının, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları ile ülkedeki ekonomik yapı ve enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün düşmesi hususları göz önünde bulundurularak, MK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de nazara alınarak uygun bir miktarda artırılması gerekir.

Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; 15.03.1995 doğumlu Ilgın için davalı babanın 2005 yılından eldeki artırım davasının açıldığı 12.03.2012 gününe kadar aylık 500,00 TL iştirak nafakası ödediği, davanın açıldığı tarihte Ilgın'ın Maltepe Lisesi son sınıf öğrencisi olduğu, yargılama sırasında reşit olduğu, üniversite sınavına girdiği, davacı anne ve davalı babanın İstanbul Devlet Tiyatrosunda kadrolu sanatçı oldukları, 2.547,10 TL maaş, yılda 4 maaş tutarı ikramiye, makam onayıyla iki teşvik ikramiyesi aldıkları, ayrıca davalı babanın dizilerde de oynadığı anlaşılmaktadır.

Görüldüğü üzere mahkemece; anne babanın ekonomik ve sosyal durumlarına dair araştırma yapılmasına rağmen dava açıldığı sırada lise öğrencisi olup, yargılama sırasında reşit olan ve bu sırada üniversite sınavına giren Ilgın'ın ihtiyaçlarına ilişkin olarak yeterli araştırma yapılmadan hüküm tesis edilmiştir.

Hal böyle olunca mahkemece; nafaka alacaklısı I.. A.. 'ün ihtiyaçları yeterince araştırılıp, anne babanın gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre özellikle annenin de çalıştığı, bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğü bulunduğu gözetilip; nafaka miktarının belirlenmesine esas alınan giderlerin makul sınırlar içinde kalmasına da özen gösterilerek, hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken, nafaka miktarı tayininde yalnızca nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu baz alınarak hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. (Y.3HD. 2013/15900E, 2014/1000)

Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 ay sonra iştirak nafakasının artırılması talep edildiğine göre, çocuğun artan ihtiyacı, anne ve babanın sosyal ve ekonomik durumları, babanın ödeme gücü, ÜFE artış oranı ve önceki nafaka tarihi de dikkate alınarak TMK.nun 4.maddesi gereğince “hakkaniyete” uygun nafakaya ilişkin hüküm kurulması gerekirken

Kaldı ki mahkemece nafakanın artırılması yönündeki talep reddedilse dahi, nafaka miktarı üzerinden artış oranının dengelenmesi gerekmektedir. Bu husus da dava dilekçemizde bahsedilmesine rağmen mahkemece değerlendirilmemiştir. Nafakanın %18 olarak artırılması da yetersizdir, ÜFE oranında artırılması gerekmektedir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.

Mahkeme gerekçesinde her ne kadar davacının sigortalı olarak çalıştığı ve asgari yaşam gereksinimlerini karşılamaya yeterli geliri olduğu belirtilmiş ise de, dosya kapsamından davacının çalıştığına dair davalının iddiası dışında herhangi bir bilgi veya belge bulunmamakta olup dinlenen tanık beyanlarından da davacının ev hanımı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, davacı kadının süreklilik arzeden bir gelirinin olmadığı sabittir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih ve yoksulluk nafakasının takdir edildiği tarihten bu yana kaldırılma şartlarının da oluşmadığı gözetilerek, nafakanın TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken; bu yönler göz ardı edilerek yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bundan ayrı; somut olayda tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumları, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı az olup, TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. (Y. 3.HD, 2013/20767E,, 2014/5307K)

Somut olayda; taraflar ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/181 Esas- 2008/60 Karar sayılı, 09.11.2009 kesinleşme tarihli karar ile boşanmışlar, davacı lehine mahkemece aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 100,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Davacı lehine hükmedilen aylık 200,00 TL yoksulluk nafakası 75,00 TL artırılarak aylık 275,00 TL ye yükseltilmiştir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ..in yayınladığı ....oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile düşük miktarda nafaka takdiri doğru görülmemiştir.

Nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır......nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

Mahkemece; davacı kadına ödenen yoksulluk nafakası miktarı, davalının ekonomik durumu ve ödeme koşulları dikkate alınarak, davalıyı zorlamayacak ölçüde, ÜFE artış oranları göz önünde bulundurularak, TMK.'nın 4. maddesinde açıklanan “hakkaniyete” uygun bir miktar artırılması gerekirken, yazılı şekilde talebin tümden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

İş bu sebeplerle, yerel mahkeme kararını istinaf etmek zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

HUKUKİ DELİLLER : Her türlü yasal delil

HUKUKİ NEDENLER : TMK, HMK ve ilgili mevzuat

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen ve tüm dosya kapsamında izah edilen nedenlerle,

İstinaf başvurumuzun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını

 Tarafların müşterek çocuğu ********** için Adana 12.Aile Mahkemesinin 2022/**** E. 2022/*** K. sayılı kararı ile takdir edilen 1.250,00 iştirak nafakasının 5.000,00 TL'ye çıkartılarak dava tarihinden geçerli olmak üzere her ay davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, hükmedilen nafakanın her yıl Üfe üzerinden artırılmasına,

Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini saygılarımızla talep ederiz. 04.12.2023

   DAVACI VEKİLİ

   Av. GİZEM GÜL UZUN