Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi Örneği

                               KAYSERİ 8. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NO : 2022/*** E.

SANIK :

MÜDAFİİ : Av. Gizem Gül UZUN

                                                                        Sahabiye Mah., Teoman Sk., Avukatlar İş Hanı, Bina No:9, Kat:5, Daire No:501, Kocasinan/ KAYSERİ

MÜŞTEKİLER : 1-

                                                                         2-

KONU : Savunma dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR :

Yargılamaya konu olay, 03/09/2022 tarihinde saat 16:50 sıralarında meydana gelmiştir. Müvekkil, Mevlana Mah., Halef Hoca Cad., Menekşe Sitesi, 96/3, Talas/ KAYSERİ adresinde iş arkadaşı Zehra ******** ile birlikte bulunduğu sırada merdivenden düşmüştür. Bunun üzerine müvekkil, sol omzunda yoğun bir ağrı hissetmiştir. Müvekkilin omzu sürekli çıkmaktadır. Müvekkil, bu sebeple sürekli olarak bükülü bir vaziyette gezmektedir. Ne yazık ki doğrularak düz yürümek müvekkil için mümkün değildir. Merdivenden düşen müvekkil, yine omzunun çıktığından şüphelenmiş ve ambulans ekiplerine haber vermiştir.

Ambulans ekipleri, olay yerine gelmiştir. Müvekkil, ambulansa binmiş ancak yanında bulunan Zehra *********'in, kendisine destek olarak kolundan tutmasını ve kendisiyle beraber söz konusu ambulansta refakatçi olarak yer almasını talep etmiştir.

Müvekkil, omzunun çıkması olayını defalarca yaşadığından dolayı daha önceden de birçok kez ambulans çağırmak durumunda kalmış; ve ambulansa Zehra ******* ile binerek defalarca kez birlikte hastaneye başvurmuştur.

Ancak olay günü müvekkilin işbu talebi "güvenlik gerekçeleri" sebep gösterilerek ve sert müdahalede bulunularak reddedilmiştir. Müvekkilin, yanında bulunan Zehra *********'in de kendisiyle birlikte gelmesi konusunda ısrar etmesi üzerine ise ambulans ekibinde yer alan kimselerden birisi ise müvekkile;

"GEÇ LAN ŞURAYA, SENLE Mİ UĞRAŞACAĞIZ, BİR OMZU ÇIKAN SEN MİSİN?"

Diyerek sert müdahalede bulunmuştur. Müvekkil, tekrar ısrarcı olmuş ancak yine reddedilince ambulanstan inmiş ve başka bir ambulans çağıracağını söylemiştir. Müvekkil, duvarın dibine oturarak gelecek olan diğer ambulansı beklemeye başlamıştır. Müvekkil daha sonra ise polisin olay yerine geldiğini görmüş, ancak polisin neden geldiğine anlam verememiştir. Zira müvekkil, tıbbi müdahalenin gecikmesi ve sağlık görevlilerince hastaneye götürülmesi noktasında çıkarılan zorluk sebebiyle omzunda uyuşma gibi belirtilerle karşılaşmış ve gitgide yoğunlaşan bir acı hissetmiştir.

 Akabinde ikinci ambulansın gelmesiyle birlikte müvekkil ve Zehra *******, bu ambulansa binerek hastaneye ulaşmışlardır. Sayın Mahkemenizce de görüldüğü üzere her ne kadar yargılamanın tarafı olan müştekiler, güvenlik gerekçesini sebep olarak gösterip müvekkilin yanında bulunan kadın şahsı hasta yakını olarak ambulansa almayı reddetmişseler de; ikinci gelen ambulans, sorunsuz bir biçimde kadın şahsı müvekkil ile birlikte ambulansa kabul etmiş ve hastaneye götürmüştür. Müştekilerin ambulansa hasta yakınını, güvenlik gerekçesini sebep göstererek reddetmeleri ancak ikinci gelen ambulansın sorunsuz bir şekilde hem müvekkili hem de yakınını alarak hastaneye götürmesi, bizi müştekilerin sağlık hizmeti ve ilk müdahalenin yapılamaması konusundaki gerekçelerinin ne kadar yasal ve kabul edilebilir olduğu konusunda düşündürmektedir. Sayın Mahkemenizin de kabulünde olacağı üzere, eğer müvekkil, yakını ile birlikte ambulansa alınmış olsaydı yargılamaya konu olayın vuku bulmayacağı ortadadır.

Daha sonra tedavisini olan ve evine giden müvekkil, bir zaman sonra evine gelen ifadeye çağırma kağıdını görünce hayret etmiş; müştekilerin, kendisinden şikayetçi olduklarını anlamıştır. Zira olay günü, müvekkil sadece ambulans ekibinin, hasta yakını olan kadın şahsın ambulansa müvekkille birlikte binme talebini reddetmesi üzerine ambulanstan inmiş ve ikinci ambulansı acı içinde duvarın dibinde beklemiştir. Bu sebeple müvekkil, evine gelen ifadeye çağırma kağıdını görünce adeta şok geçirmiş; somut olayda gerçekleşen başka herhangi bir durum olmadığından ötürü ise hangi konuda şikayet edildiğine anlam verememiştir.

Sayın Mahkemenizin de takdirinde olacağı üzere, hasta yakınları, hastalara refakat etmekte ve gerek ambulansta yapılan müdahalelerde gerekse de hastanede yapılan tedavilerde doktor ve hemşire gibi sağlık görevlilerine yardımcı olmaktadırlar. Şöyle ki; özellikle müvekkil de olduğu gibi, bedensel kullanımı ve işlevi hastalık sebebiyle zarar gören veya kalıcı ya da geçici şekilde kısıtlanan kişilerin, tedavi esnasında film ve röntgen çekilmesi gibi hastanede dolaştırılmaları, kıyafetlerinin giydirilmesi, çıkarılması, yemeğinin yedirilmesi, raporlarının doktorlara sunulması gibi işlemler, hastane personelinin yoğunluğu sebebiyle hasta yakınları yani refakatçiler tarafından gerçekleştirilmektedir.

Müvekkil de hastanede zorluk yaşamamak adına yanında bulunan Zehra ******'in de kendisiyle birlikte ambulansta eşlik etmesini istemiştir. Zira Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere, ambulansta hasta yakınlarının da bulunması çok yaygın ve işletilen bir husustur. Bu sebeple müvekkil, yanında bulunan kadın şahsında birlikte ambulansa binmesi konusunda defalarca ısrarcı olmuştur. Ancak ne yazık ki müvekkilin bu haklı ve en doğal talebi, ambulans ekibindeki kişilerce sertçe reddedilmiştir. Gerekçe olarak ise "güvenlik sebepleri" gösterilmiştir. Ancak güvenlik sebeplerinin neler olduğu, Zehra *********'in de müvekkile birlikte ambulansa binmesi durumunda kimin güvenliğinin ortadan kalkacağı gibi hususlar müvekkile sakin ve detaylı bir biçimde anlatılmamıştır.

Bir vatandaş olarak, ambulans ekibince sertçe müdahaleye uğrayan ve "LAN" denilerek hitap edilen müvekkilin ise bu durum zoruna gitmiş ve ambulanstan inerek ikinci ambulansı çağırmış ve beklemiştir.

Müvekkilin defalarca refakatçi talep etmesine sinirlenen ambulans ekibi ise, müvekkilin sedyeye uzanmasını istemiş; ancak müvekkil, yaşadığı derin acı sebebiyle oturarak gitmeyi; zira sedyeye uzanmasının mümkün olmayacağını anlatmaya çalışmıştır. Ancak müvekkilin bu ricası da ambulans görevlilerince dikkate değer bulunmamış; ve müvekkil, adeta zor kullanılarak sedyeye alınmıştır.

Bunun üzerine müvekkil, Zehra **********'in ambulansta olup olmadığını tekrar sormuş; sedyedeyken yanındaki hasta yakınının ambulansa alınmadığını öğrenen müvekkil, ambulanstan inmiştir.

Müvekkilin ambulanstan inmesi ve yeni ambulansı çağırması sırasında daha öncede ifade etmiş olduğumuz üzere polis ekipleri olay yerine gelmiştir. Zira ambulans ekipleri, haksız şekilde beyaz kod vererek haber merkezlerini aramış ve polisi çağırmışlardır. Bunun üzerine olay yerine gelen polis ekipleri tutanak tutmuşlardır.

SOMUT OLAY NETİCESİNDE MÜŞTEKİLERİN ŞİKAYETÇİ OLMASI ÜZERİNE, KAYSERİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI TARAFINDAN İDDİANAME DÜZENLENMİŞ OLUP; İŞBU İDDİANAMEDE YER ALAN İFADELERİN HUKUKA NE DENLİ UYGUN OLDUĞU KONUSUNDA ADİL BİR DEĞERLENDİRME YAPILMASINI SAYIN MAHKEMENİZDEN TALEP EDERİZ.

Müştekilerin ifadelerinin alınması ve her ikisinin de müvekkilden şikayetçi olmaları üzerine, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca 21/09/2022 tarihinde, 2022755*** numaralı soruşturma ve 2022/12*** numaralı iddianame düzenlenmiştir. Söz konusu iddianamede;

"Yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı müştekilerin Kayseri İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde görevli doktor ve acil tıp teknisyeni olarak çalıştıkları, olay tarihinde ilimiz, Mevlana Mah., Halef Hoca Cad., Menekşe Sitesi No:***** Talas sayılı adreste vaka olduğu ihbarı üzerine müştekilerin görevleri gereği olay yerine gittikleri, burada yaralı olan şüpheliyi müdahalede bulunmak üzere ambulansa aldıkları, burada müdahalede bulunmak istedikleri sırada şüphelinin müşteki Gülşah'a hitaben, "benim kolum acıyor, sokarım senin vicdanına" dediği, sonrasında yanında bulunan bayan şahsın da gelmesini istediği, müştekilerin bunun güvenlik gerekçesi ile mümkün olmadığını söylemeleri üzerine, müştekilere hitaben; "a.nıza koyarım sizin, ben başka ambulans çağıracağım" diyerek emniyet kemerini söktüğü ve ambulanstan indiği, sonrasında da, "a.nı s.tiğimin pezevenkleri, benim kolum acıyor, siz kimsiniz lan a.na koyduğumun dümbükleri" demek suretiyle hakaretlerine devam ettiği olaya dair soruşturma işlemlerine başlanıldığı,

Şüphelinin alınan savunmasında özetle, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan ettiği,

Tüm dosya kapsamında toplanan deliller ile yapılan tespitlerden, şüpheli alınan savunmasında her ne kadar üzerine atılı suçlamayı inkar etmiş ve olay yerinde bulunan ve şüphelinin iş arkadaşı olan Zehra isimli şahıs şüpheliyi destekler mahiyette beyanlarda bulunmuş ise de, olay yerinde bulunan ve ifadesi alınan Murat isimli ambulans şoförünün müştekilerle örtüşür mahiyette beyanlarda bulunduğu, bu suretle şüphelinin alınan savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik savunma olduğunun değerlendirildiği ve itibar edilmediği,

Şüpheli şahsın hakaret içerikli sözlerinin hedefinin sağlık çalışanları tarafından kamu görevlisi sıfatıyla ifa edilmeye çalışılan kamu görevi olduğu, bu anlamda sinkaflı sözlerin de sonuç olarak o sırada muhatap durumunda olan sağlık çalışanlarına yönelik olarak söylendiği, şüpheli tarafından icra edilen sövme fiilinin oradaki memurları vatandaş karşısında incitecek, küçük düşürecek ve bu sözlerden alınmalarını gerektirecek nitelikte olduğu (Yargıtay CGK 2008/4- 170E-2008/220K), sonuç olarak, şüphelinin kamu görevlisi olan müştekilere karşı yukarıda ayrıntılı şekilde belirtilen hakaret içerikli söylemlerde bulunması eyleminin bir bütün halinde Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Alenen Hakaret suçunu oluşturduğu, şüphelinin Hakaret suçunu tek bir eylemle birden fazla müştekiye karşı gerçekleştirmesi ve müştekilerin sağlık çalışanları olmaları nedeniyle TCK'nun 43/2. Maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri ile 3359 s. Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun Ek 12. Maddesinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.

Yukarıda açık kimliği yazılı şüpheli hakkında ceza yargılamasının icrasıyla eylemlerine uyan ve yukarıda belirtilen sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasına, şüpheli hakkında hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkumiyet kararı verilmesi halinde TCK 53. Maddesindeki güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına, tüm yargılama giderinin şüpheliden tahsiline karar verilmesi kamu adına iddia ve talep olunur."

Denilerek, müvekkil hakkında kamu davası açılarak müvekkilin sevk maddeleri uyarınca cezalandırılmasına yönelik iddianame hazırlanmıştır. Sayın Mahkemenizin 02/12/2022 tarihli duruşma hazırlık tutanağı ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanılan iddianame kabul edilmiş olup; müvekkilin yargılamasına başlanılmıştır.

SAYIN MAHKEMENİZCE DE BİLİNDİĞİ ÜZERE, CMK'NIN 160. MADDESİ UYARINCA CUMHURİYET SAVCISININ, ŞÜPHELİNİN LEHİNE VE ALEYHİNE OLAN TÜM DELİLLERİ TOPLAMASI, ADİL BİR YARGILAMANIN GEREĞİDİR. ANCAK SAVCILIK, TUTARLI OLMASINA RAĞMEN TEK TARAFLI OLARAK MÜVEKKİLİN VE BİLGİ SAHİBİ ZEHRA *****'İN BEYANLARINA İTİBAR ETMEMİŞ; MÜŞTEKİLERİN VE AMBULANS ŞOFÖRÜ MURAT **********'NİN BEYANLARINA İTİBAR ETMİŞTİR. İŞBU DURUM CMK M.160'A AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKTEDİR.

Savcılık tarafından hazırlanan iddianame incelenecek olursa, iddianamede şu ifadelerin yer aldığı görülecektir;

Tüm dosya kapsamında toplanan deliller ile yapılan tespitlerden, şüpheli alınan savunmasında her ne kadar üzerine atılı suçlamayı inkar etmiş ve olay yerinde bulunan ve şüphelinin iş arkadaşı olan Zehra isimli şahıs şüpheliyi destekler mahiyette beyanlarda bulunmuş ise de, olay yerinde bulunan ve ifadesi alınan Murat isimli ambulans şoförünün müştekilerle örtüşür mahiyette beyanlarda bulunduğu, bu suretle şüphelinin alınan savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik savunma olduğunun değerlendirildiği ve itibar edilmediği,

Savcılık iddianamesinde her ne kadar şüpheli ile iş arkadaşı Zehra **********'in beyanlarının birbiriyle örtüştüğü belirtilmişse de ifadesi alınan Murat isimli ambulans şoförünün ifadesinin müştekilerle örtüştüğü beyan edilerek müvekkilin savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ve bu sebeple müvekkilin savunmalarına itibar edilmediği ifade edilmiştir. İşbu iddianamede yer alan ifadelerin hukuka uygunluğu bulunmamaktadır. Şöyle ki;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. Maddesi uyarınca;

Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi

Madde 160 – (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği

izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar

vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.

(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın

yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan

delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.

Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak, şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. Ancak Sayın Mahkemenizce görüleceği üzere, her ne kadar olayda ambulans şoförü olarak görev yapan Murat **********İ isimli şahsın ifadesinin müştekilerle tutarlı olduğu kadar; ambulans şoförü gibi olay yerinde bulunan ve müvekkilin iş arkadaşı olan Zehra ********'in de ifadesi müvekkille tutarlıdır.

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından CMK'nun 160. Maddesi hukuka aykırı şekilde ihlal edilerek, tek taraflı olarak müştekilerin beyanlarına ve müştekilerin tanığı olan ambulans şoförü Murat ***********'nin beyanlarına üstünlük tanınmış; müvekkilin ve müvekkilin vermiş olduğu ifadelerle örtüşen beyanlara sahip tanık Zehra **********'in beyanları ise hukuka aykırı şekilde hiçe sayılmıştır.

Kanun maddesi uyarınca cumhuriyet savcısının, adil bir yargılamanın sağlanabilmesi ve maddi gerçeğe tam olarak ulaşılabilmesi adına, şüphelinin aleyhine olduğu kadar lehine de olan delilleri toplaması gerekmektedir. Aksi durumun kabulü halinde adil bir yargılamanın gerçekleşmeyeceği tartışmasızdır.

SAVCILIK TARAFINDAN HAZIRLANAN İDDİANAMEDE, MÜŞTEKİLERİN DAHA ÖNCEDEN İFADE TUTANAĞINDA İFADELERİ YER ALMASINA RAĞMEN DETAYLI BİR ŞEKİLDE İDDİALARI TEKRAR YER BULMUŞKEN; MÜVEKKİLİN OLAYA İLİŞKİN SAVUNMALARI İSE, "ÖZETLE, ÜZERİNE ATILI SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİĞİ" ŞEKLİNDE KISA BİR ŞEKİLDE İDDİANAMEDE KENDİSİNE YER BULMUŞTUR. ADİL YARGILANMA HAKKI, BİR YARGILAMADA HER İKİ TARAFIN EŞİT ŞEKİLDE DİNLENMESİ VE AÇIKLAMASINI KAPSAYIP; İŞBU DURUM SADECE KOVUŞTURMADA DEĞİL; SORUŞTURMA AŞAMASINDA, EŞ DEYİŞLE YARGILAMANIN HER AŞAMASINDA GEÇERLİ GENEL BİR İLKEDİR.

Sayın Mahkemenizce de dikkat edilecek olursa, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, müştekilerin beyanlarına geniş bir yer ayrılmış ve müştekilerin zaten ifade tutanağında da yer alan ifadelerine ayrıntılı bir biçimde yer verilmişken; müvekkilin ifadelerinden ise yalnızca;

Şüphelinin alınan savunmasında özetle, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan ettiği,

Denilerek kısaca yer verilmiştir. Somut olaylar her iki taraf arasında gerçekleşmiş bulunmaktadır ve müvekkilin de somut olayın bizzat öznesi olarak söyleyeceği şeyler olmasına rağmen müvekkilin ifade tutanaklarında yer alan ifadeleri ne yazık ki savcılık tarafından detaylı şekilde iddianamede yer verilmeye değer bulunmamıştır.

İşbu durumun CMK ve hukukun genel ilkeleri ile ne kadar bağdaşır halde olduğunun takdirini Sayın Mahkemenizin adil yargılamasına bırakmaktayız.

İDDİANAMEDE HER NE KADAR MÜVEKKİLİN VE İŞ ARKADAŞI ZEHRA ***********'İN BEYANLARININ, MÜVEKKİLİN SUÇTAN KURTULMASINA YÖNELİK MAHİYETTE OLDUĞU BELİRTİLMİŞSE DE; MÜŞTEKİLERİN DE AYNI SAĞLIK KURULUŞUNDA EKİP ARKADAŞI OLARAK ÇALIŞAN VE BU SEBEPLE DE MENFAATLERİNE UYGUN ŞEKİLDE AYNI YÖNDE AÇIKLAMALAR YAPABİLECEKLERİ GÖZDEN KAÇIRILMIŞTIR.

Yine iddianamede yer alan savcılık ifadeleri detaylı olarak incelenecek olursa savcılık, müştekilerin ve ekip arkadaşlarının ifadelerinin tutarlı olduğunu; müvekkilin ve Zehra *****'in beyanlarının her ne kadar birbirleriyle örtüştüğü kabul edilecek olursa da; müvekkilin beyanlarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğunu ifade etmiştir.

Hayatın olağan akışına göre, aynı sağlık kuruluşunda ekip arkadaşı olarak devamlı, birbirleriyle çalışan kimselerin birbirlerini korumaları ve yargılamada en azından birinin menfaat sağlayabilmesi amacıyla diğerlerinin de bu kimsenin ifadelerine uygun beyanlarda bulunacağının kabulü gerekmektedir. Savcılık iddianamede, müvekkilin ifadelerinin suçtan kurtulmaya yönelik olduğunu ifade eder ve bu ifadelere itibar etmezken; karşı tarafında haksız yere müvekkili suçlayıcı beyanlarda bulunabileceğini ve bu beyanları destekler mahiyette, danışıklı bir şekilde aynı yönde beyanlarda bulunabileceğini atlamıştır.

Somut olayın görgü şahidi olmayan savcılık makamının, tek taraflı olarak müştekiler lehine sonuca vararak iddianame hazırlaması; müvekkilin tanığı olan Zehra ********'in ise savunmalarına hukuka aykırı şekilde itibar etmemesi kabul edilemez.

MÜŞTEKİ GÜLŞAH GÜRBÜZ'ÜN İFADELERİ İLE ZEHRA *********'İN İFADESİ BİRBİRLERİYLE ÇELİŞMEKTEDİR. BİLGİ SAHİBİ OLAN ZEHRA *********, MÜŞTEKİNİN İLERİ SÜRMÜŞ OLDUĞU GİBİ MÜŞTEKİYE OLAY SIRASINDA MÜVEKKİLİ SUÇLAYICI BEYANLARDA BULUNMAMIŞTIR.

Bundan başka olarak, ifade tutanakları detaylı olarak incelenecek olursa; bilgisine başvurulan Zehra *********, ifade tutanağında;

"Mustafa ********* benim iş arkadaşım olur. 03/09/2022 günü saat 16:30 sıralarında Mevlana Mahallesi, Halef Hoca Caddesi, Menekşe Sitesi, ****, Talas adresinde Mustafa ile birlikte bulunduğumuz esnada Mustafa merdivenden düştü, omzunda bir ağrı olması üzerine 112'yi aradık, sağlık görevlileri geldiler. Gelen sağlık görevlileri Mustafa'ya müdahalede bulundular, ambulansa aldılar, ancak sağlık görevlileri sert müdahalede bulununca Mustafa sinirlendi ve başka bir ambulans çağıracağını söyledi. Mustafa, görevli memurlara karşı herhangi bir tehdit, hakaret içerikli söz söylemedi, ben duymadım, olaya dair söyleyeceklerim bundan ibarettir."

Müvekkilin iş arkadaşı Zehra *******, somut olaya ilk elden tanık olarak, yeterli bilgi ve görgüye sahip bir kimsedir. Zehra **********'de tarafımızın maddi ve somut gerçeğe uygun beyanlarını doğrulayarak, ambulans görevlilerinin müvekkile sert müdahale ettiğini, müvekkilin sinirlenerek başka bir ambulans çağırmaya yönelik olarak ambulanstan indiğini ancak müvekkilin, ambulans görevlilerine yönelik herhangi bir hakaret veya tehdit içerikli söyleminin vuku bulmadığını açıkça ifade etmiştir.

Ancak Acil Tıp Teknisyeni olarak görev yapan müşteki Gülşah ***********, ifade tutanağında;

"Kayseri ili, İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı olarak Acil Tıp Teknisyeni olarak görev yapmaktayım. 03/09/2022 günü saat 16:37 sıralarında Mevlana Mahallesi, Halef Hoca Caddesi, Menekşe Sitesi, ***** Talas adresinden vaka ihbarı alındı, ivedilikle bu adrese geçtik, adreste Mustafa ******* isimli şahsın sol omzunda çıkık olduğunu eşinden öğrendik. Bu adrese doktorumuz Habibe ******* ve ambulans şoförümüz Murat ********* isimli görev arkadaşlarımla müdahale etmek için Mustafa ******* isimli şahsa, ambulansla hastaneye götürmemiz gerektiğini söyledik. Şahsı ambulansa aldık. Şahsı ambulansa aldığımız esnada alkollü olduğunu anladık. Şahsa gerekli açıklama ve bilgilendirme yapılarak ambulansa bindirdik. Mustafa ****** isimli şahsa sedyeye uygun pozisyonda götürmek istediğimizi, emniyet kemeri takmamız gerektiğini, can güvenliği açısından bunun olması gerektiğini bildirdik. Bu şahısta ben o şekilde gitmeyeceğim dedi. Ben yan oturur vaziyette giderim dedi. Biz de size yardımcı olacağız, güvenli bir şekilde gitmenizi sağlayacağız dedik. Hastayı sedyeye alıp, kemerlerini bağlayıp uygun pozisyon verdikten sonra sol omzunda çıkık olduğu için bu şahsa sağ kolundan vital bulgulara bakıp, damar yolu açmamız gerektiğini, tansiyonunu ölçmemiz gerektiğini söyledim. Bu şahıs, benim kolum acıyor, sokarım senin vicdanına diyerek hakaret etmeye başladı. Ben bu şahıs alkollü olduğu için, açıklama yaparak ikna etmeye çalıştım. Mustafa ********* isimli şahıs, eşinin de ambulansa gelmesini talep etti. Biz de bunun güvenlik gerekçesi ile alamayacağımızı söyledik. Bu şahıs, bunun üzerine amınıza koyarım sizin ben başka ambulans çağıracağım diyerek emniyet kemerini çözerek ambulanstan indi. Amını siktiğimin pezevenkleri, benim kolum acıyor diyerek hakaretlerine devam etti, bu şahıs, eşine; çek şunların videosunu, amına koyduğumun dümbüklerinin diyerek bize tehdit ve hakaret etmeye çalıştı. Bu şahsın bu tavrına karşılık olarak biz kesinlikle tehdit ve hakarette bulunmadık. Bu şahsın eşi de, eşinin alkollü olduğunu, davranışlarının doğru olmadığını söyledi. Bu davranışları ve sözler, hak etmediğimi, eşi bana söyledi. Bu olayın olduğu esnada şahsın bize küfür etmesi sebebiyle, bu şahsın küfürlerini kayıt olarak video çektim. Biz de bu olay akabinde hemen komuta merkezine bildirerek beyaz kod verdik. Polisler olay yerine geldi. Beyaz kod verdiğimiz için başka bir ekip görevlendirildi. Bu ekip geldiğinde şahsı bu ekibimize teslim ettik. Sonra da olay yerinden ayrıldık. Biz görevimizin gereğini yerine getirdik."

Demiştir. Müşteki Gülşah ********, müvekkilin eşi olan Zehra *********'in, müştekiye eşinin alkollü olduğunu, davranışlarının doğru olmadığını, müştekinin, eşi tarafından söylenilen sözleri hak etmediğini beyan ettiğini ifade etmiştir.

Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere, müştekinin ifadesi ile müvekkilin iş arkadaşı olan Zehra *********'in ifadesi birbirleriyle çelişki halindedir. Müşteki, Zehra *******'in, müvekkilin alkollü olduğunu, davranışlarının yanlış olduğunu beyan ettiğini; Zehra ******** ise müvekkilin herhangi bir kimseye küfür ve hakaret içerikli söylemde bulunmadığını ifade etmiştir.

Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere, taraflar ve tarafların görgü şahitlerinin beyanları arasında çelişkiler bulunmaktadır. Ancak Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan beyanlar arasındaki tutarlılık değerlendirmesi yalnızca her iki tarafın kendi içerisinde kalmış olup; tarafların birbirleriyle olan çelişkili ifade ve beyanları dikkate alınmamıştır.

İşbu sebeple de haksız şekilde ve tek taraflı olarak müvekkilin suçtan kurtulmaya yönelik beyanda bulunduğu, müvekkilin tanığı olan Zehra ******'in ise bu beyanları destekler mahiyette açıklamada bulunduğu, zımni olarak savcılık tarafından ifade edilmiştir.

Ancak savcılık, müştekilerin beyanlarının, Zehra *********'in beyanları arasında bulunan çelişkiyi yeterince iyi değerlendirmemiş ve karşı düşünce olarak müştekilerinde müvekkili haksız şekilde suçlayabileceği ihtimalini ne yazık ki değerlendirmeyerek işbu iddianameyi düzenlemiştir.

ADİL YARGILAMANIN GEREĞİ, ŞÜPHELİNİN LEHİNE VE ALEYHİNE OLAN TÜM DELİLLERİN TOPLANMASIDIR. ANCAK NE KOLLUK AŞAMASINDA NE DE SAVCILIK AŞAMASINDA OLAY ANINDA ORADA BULUNAN, MÜVEKKİLİN DİĞER İŞ ARKADAŞI OLAN ŞENAL *********'UN BİLGİSİ VE GÖRGÜSÜNE BAŞVURULMAMIŞTIR.

Tüm bu anlatılanlara ek olarak olay günü, müvekkilin arada sırada iş yaptığı bir başka kişi olan Şenal *********** isimli iş arkadaşı da somut olay hakkında görgü ve bilgi sahibidir. Ancak ne yazık ki, Şenal *************'un ne kolluk aşamasında ne de savcılık aşamasında bilgisine ve ifadesine başvurulmamıştır. Sayın Mahkemenizin de takdirinde olduğu üzere, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı, CMK m.160 hükmünü ağır derecede ihlal etmiştir. Soruşturma aşamasında şüpheli olarak yer alan müvekkilin lehine olan deliller ne yazık ki eksik toplanmıştır. İşbu durum, adil yargılanma hakkının ihlalini teşkil etmektedir.

MÜVEKKİLİN, İŞ ARKADAŞI ZEHRA *********'E SES KAYDI ALMASI KONUSUNDA BEYANDA BULUNDUĞUNU HAKSIZ ŞEKİLDE İLERİ SÜREN MÜŞTEKİLER; BİLAKİS KENDİLERİ, HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE VİDEO KAYDI ALDIKLARINI İKRAR ETMİŞLERDİR. ANCAK İŞBU VİDEO KAYDI İDDİANAMEDE DELİLLER KISMINDA YER ALMAMIŞTIR. İŞBU SEBEPLE KESİN DELİL NİTELİĞİ TAŞIMAYAN MÜŞTEKİ BEYANLARINA DAYANILARAK YARGILAMA FAALİYETİ YÜRÜTÜLMESİ DÜŞÜNÜLEMEZ.

Bundan başka olarak, müşteki Gülşah **********'ün ifadesinden de sarih olarak görüleceği üzere müşteki, olay anında kayıt olarak video çektiğini belirtmiştir. Ancak Sayın Mahkemenizin de takdirinde olacağı üzere iddianamenin deliller kısmında;

İddia, ifadeler, bilgi sahibi beyanları, adli sicil ve nüfus kayıt örnekleri ile tüm soruşturma evrakı yer almıştır.

Sayın Mahkemenizin de kabulünde olduğu üzere bir yargılamada menfaatleri çatışan tarafların, iddialarını ve savunmalarını destekler nitelikte delillerin savcılık tarafından elde edilmesi gerekmektedir. Hayatın olağan akışı gereği elbette bir tarafta müşteki; diğer tarafta ise şüphelinin olduğu bir ceza yargılamasında tarafların birbirleriyle çelişki içeren beyanlarda bulunması olasıdır. Ancak burada önemli olan husus, hangi tarafın beyanlarının maddi ve somut gerçeğe uygun olduğunu belirleyebilmek için kesin delillere ulaşılmasıdır. Aksi halde geçici delil niteliği teşkil eden taraf beyanları, fotoğraf, video kaydı, kamera kaydı gibi delillerle desteklenmediğinde, adil ve kesin bir yargılama sonucuna ulaşılacağından söz edilemez.

Anılan tüm bu gerekçelerle birlikte akıllara gelen soru şudur; madem müşteki, müvekkilin kendilerine küfür etmesi sebebiyle video kaydı almıştır, öyleyse neden işbu video kaydı neden iddianamede deliller kısmında yer almamıştır?

MÜŞTEKİ HAKKINDA TCK M.134 UYARINCA, ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇUNDAN, MÜŞTEKİLERİN TAMAMI HAKKINDA İSE TCK M.267 UYARINCA, İFTİRA SUÇUNDAN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA HAKKIMIZI SAKLI TUTARIZ.

Yukarıda arz ve izah edilen tüm sebeplerden anlaşılacağı üzere müvekkil, olay günü müştekilere herhangi bir hakaret ve tehdit içeren söylemde bulunmamış olup; müştekilerin şikayet konusu ederek adli mercileri meşgul ettikleri tek olay, müvekkilin sinirlenerek ambulansı terk etmesi ve başka bir ambulans çağırmasıdır. İşbu sebeple müştekiler ve ambulans şoförü olarak görev yapan Murat ***********'nin müvekkil aleyhine ileri sürmüş oldukları tüm hususlar tarafımızca kabul görmemekte olup; Sayın Mahkemenizin de işbu haksız iddialara itibar etmemesini talep ederiz.

MÜŞTEKİLER, HAKSIZ İDDİALARINI DAHA SAĞLAM HALE GETİRMEK İÇİN, MÜVEKKİLİN ALKOLLÜ BİR VAZİYETTE BULUNDUĞUNU İLERİ SÜRMÜŞLERDİR. ANCAK SAYIN MAHKEMENİZCE, OLAYA İLİŞKİN YAPILACAK DOSYA İNCELEMESİNDE AÇIKÇA GÖRÜLECEKTİR Kİ MÜVEKKİLİN ALKOLLÜ OLDUĞUNA İLİŞKİN HERHANGİ BİR SAĞLIK RAPORU DOSYADA YER ALMAMAKTADIR.

Sayın Mahkemenizce işbu yargılamadaki dosyaya giren tutanaklar incelenecek olursa sarih bir şekilde görülecektir ki; gerek müştekilerin ve ambulans şoförü olarak görev yapan Murat ************'nin vermiş oldukları ifadelerde gerekse de ambulans görevlilerinin olay günü beyaz kod vererek olay yerinde polise ifade vererek tutturmuş oldukları polis tutanağında, müvekkilin alkollü olduğu belirtilmiştir.

Müvekkilin alkollü olduğu bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır. Olay günü müvekkil, alkol kullanmamıştır. Müvekkilin alkollü olduğuna yönelik olarak dosyada herhangi bir alkol testi sonucuna da yer verilmemiştir. Olay günü yaşananlara dair, somut ve maddi gerçeğe aykırı beyanda bulunan müştekilerin vermiş oldukları ifadelerin ne kadar gerçek dışı olduğu, müvekkile yönelik olarak haksız şekilde öne sürmüş oldukları alkol kullanımı ifadesinden de bellidir. İşbu sebeple müştekilerin, müvekkil aleyhine ileri sürmüş oldukları aleyhe olan hiçbir hususun Sayın Mahkemenizce kabul görmemesini saygılarımızla talep ederiz.

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, müştekilerin kamu görevlisi olduğu ve kamu görevlerini icra etmek üzere olay yerine geldikleri ifade edilmiştir. Tarafımızca da müştekilerin sağlık hizmeti sayılan kamu görevlerini icra etmek üzere geldikleri kabul edilse de; 3359 sayılı kanunun EK-12 maddesi uyarınca aranan kasten yaralama, tehdit veya hakaret suçları sübut olayda vuku bulmadığından ötürü, savcılık tarafından sevk maddesi olarak belirtilen işbu maddenin, Sayın Mahkemenizce müvekkile yönelik yapılacak olan yargılamada dikkate alınmamasını talep ederiz.

Yukarıda, işbu yargılamanın konusu olan şikayetin gerçekleştiği somut olay hakkında, tarafımızca yapılan tüm açıklamalar gereğince müvekkil, müştekilere yönelik olarak herhangi bir tehdit ve hakaret içerikli söylemde bulunmamış olup; yanında bulunan iş arkadaşına, şunların videosunu çek dememiştir. İşbu sebeple müvekkil, üzerine atılı suçu işlemediğinden ötürü öncelikle Sayın Mahkemenizden, müvekkilin BERAATİNE karar verilmesini, Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte olursa, müvekkil lehine olan hükümlerin uygulanmasını, saygılarımızla arz ve talep ederiz.

HUKUKİ NEDENLER : TCK, CMK ve yasal sair tüm mevzuat

HUKUKİ DELİLLER : İfade tutanakları

                                                                         Bilgi sahibi beyanları

                                                                        Adli sicil ve nüfus kayıt örnekleri

                                                                        Tanık

                                                                        Bilirkişi

                                                                        Keşif, yemin ve yasal sair tüm deliller

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın mahkemenizce re'sen göz önünde bulundurulacak nedenlerle,

Savunma dilekçemizin kabulü ile,

Üzerine atılı suçu işlemediğinden dolayı öncelikle müvekkilimizin BERAATİNE,

Müvekkilin suçu işlemediği kesin olmakla beraber; Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte olursa, müvekkil lehine olan hükümlerin uygulanmasına,

Yargılama giderleri ve karşı vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına,

Karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim. 18/12/2023

                                                                                                                                      SANIK MÜDAFİİ

                                                                                                                                   Av. Gizem Gül UZUN