Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Karara İtiraz Dilekçesi

                                        KAYSERİ SULH CEZA HAKİMLİĞİNE

                                                       Gönderilmek Üzere

                                    KAYSERİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

DOSYA NO : 2023/***** Soruşturma No

                                                                         

İTİRAZ EDEN MÜŞTEKİ : 

VEKİLİ : Av. Gizem Gül UZUN

                                 

ŞÜPHELİ : 

SUÇ : Bina İçinde Muhafaza Altına Alınmış Eşya Hakkında Hırsızlık

SUÇ TARİHİ : 29/12/2022

KONU : Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yukarıda numarası belirtili olan dosya kapsamında 17/11/2023 tarihinde verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına ilişkin itirazlarımızı içerir dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR :

Taraflar arasında yukarıda numarası belirtili olan dosya kapsamında soruşturma yürütülmesi için tarafımızca "Bina İçinde Muhafaza Altına Alınmış Eşya Hakkında Hırsızlık" suçundan dolayı daha önce suç duyurusunda bulunulmuştur.

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde 17/11/2023 tarihinde KYOK kararı verilmiş olup; ilgili kararda;

"Müşteki, bir süre arkadaşlık yaptığı şüpheli ile birlikte Arya Pansiyon isimli yere gittiklerini,

kendisinin duş almaya girdiğinde gümüş kolyesini bulamadığını, şüpheli ile konuştuğunda kolyeyi iade

edeceğini söylediğini ancak kolyenin kendisine gönderilmediğini bildirerek şikayetçi olması üzerine

müsnet suçtan soruşturma yapılmış ise de,

Şüphelinin müşteki ile bir süre arkadaşlık yaptığını, hatıra olması için parkta kolyenin kendisine

verildiğini, aradan uzun zaman geçtikten sonra kolyeyi geri istediğini, kolyeyi çöpe attığından dolayı

iade edemediğini, dosyaya sunulan vatsap yazışmalarınında kendisine ait olduğunu, diğer sosyal medya

hesabından yapılan yazışmaların kendisine ait olmadığını bildirmesi, kendisinin şikayeti üzerine özel

hayatının gizliliğini ihlal ve şantaj suçlarından müşteki hakkında Kayseri CBS'nin 2023/27402 sayılı

evrakı üzerinden soruşturma yürütülmekte olduğunu söylemesi, yazışma içeriklerinde eylemin hırsızlık

yoluyla gerçekleştiğine dair bir ibare bulunmaması, UYAP sisteminden yapılan sorgulamada 2023/27402

sayılı dosyanın halen derdest olması, müşteki ve şüpheli arasında arkadaşlık ilişkisi bulunması birlikte

değerlendirildiğinde şüphelinin suç kastıyla hareket ettiğine dair kamu davası açmaya yeterli delil

bulunmadığı, olayın tazminat hukukuna ilişkin hukuki ihtilaf mahiyetinde kaldığı anlaşılmakla,

Şüpheli hakkında kamu adına KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA,"

Denilmiştir. İşbu karar hukuka aykırı olduğundan dolayı tarafımızca Sayın Mahkemenize 15 günlük yasal süre içerisinde itiraz etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen KYOK kararında hukuka uygun bir yön bulunmamaktadır. Şöyle ki;

Müvekkil ile şüpheli, 16/06/2022 tarihinde **** Pansiyon isimli pansiyonda buluşmuşlardır. Müvekkil dışarıda buluşmayı teklif etse de şüpheli, müvekkilin bulunduğu pansiyona gelmek istediğini beyan etmiştir. Taraflar pansiyonda cinsel birliktelik yaşamışlardır. Akabinde müvekkil duşa girmiştir. Müvekkil, duşa girmeden önce boynunda bulunan kolyeyi çıkarıp koltuğun üzerine bırakmıştır. Bu esnada şüpheli odada telefona bakmıştır.

Müvekkil duştan çıktıktan sonra bir müddet kolyesini aramış ancak bulamamıştır. Bu olaydan yaklaşık bir hafta sonra sabah saatlerinde şüpheli, müvekkili arayarak kolyenin kendisinde bulunduğunu ikrar etmiştir. İlerleyen zamanlarda ise kolyeyi müvekkile iade edeceğini beyan etmiştir.

Taraflar yaklaşık bir ay sonra ise müvekkilin şüpheli ile yüz yüze görüşmek istediğin beyan etmiş; kolyenin kendisi için önemli olduğunu, şüphelinin gelirken kolyeyi de beraberinde getirmesini rica etmiştir. Zira her ne kadar suç konusu kolyenin ekonomik değeri yüksek olmasa da müvekkil için manevi değeri yüksektir. Taraflar buluşma noktasına geldiklerinde ise şüpheli, annesinin hasta olduğunu, bu sebeple müvekkille görüşmek için evden hızlı çıktığını ve bu nedenle de kolyeyi evde unuttuğunu beyan etmiştir. Bu görüşmeden sonra ise müvekkil, WhatsApp isimli uygulamadan şüpheli ile mesajlaşmalarda bulunarak kolyesini istemiştir. Mesaj içeriklerinden de anlaşılacağı üzere şüpheli, kolyenin kendisinde olduğunu ve kolyeyi iade edeceğini ikrar etmiştir. Ancak şüpheli hiçbir şekilde müvekkile dönüş yapmayarak kolyeyi iade etmemiştir.

Şüpheli, müvekkille yaptığı mesajlaşmalardan yaklaşık iki gün sonra ise müvekkilin tekrar yüz yüze görüşme ve kolyenin iadesine yönelik taleplerini ise buluşma gününün sabahında kalp rahatsızlığına sahip olduğu ve bu sebeple de hastanede yattığı hatta 20 gün daha hastanede kaalcağı gerekçesiyle reddetmiştir. Müvekkil ise şüpheliye inanmış ve böylesine önemli bir rahatsızlığa sahip olan şüpheliyi kolye sebebiyle rahatsız etmek istememiştir. Ancak ne yazık ki müvekkil, şüphelinin herhangi bir rahatsızlığa sahip olmadığını, hastanede yatmadığını, sırf müvekkile ait olan kolyeyi iade etmemek için böylesine bir yalana başvurduğunu üzülerek öğrenmiştir.

Şüpheliden kolyesini alamayacağını anlayan müvekkil, şüphelinin abisi ile görüşmüş, kolyenin kendisine iade edilmesini rica etmiştir. Ancak şüphelinin abisi de müvekkile olumlu dönüş yapmadığı gibi tehditvari söylemlerde bulunmuştur. Soruşturma dosyasına müvekkil ile şüphelinin abisi arasında geçen mesajlaşma şeklindeki konuşmalar sunulmuştur.

Şüpheli, daha sonra ise açılan soruşturma dosyasında müvekkil ile yaklaşık iki yıl önce tanıştığını, aralarında gönül ilişkisi olduğunu, yedi ay kadar süre ile müvekkille görüştüğünü, sonrasında ise ayrıldığını beyan etmiştir. Müvekkilin iki yıl önce buluştukları parkta şüpheliye hatıra olarak kolye verdiğini iddia etmiş; ayrıldıkları zaman ise şüpheli, müvekkile kolyeyi iade etmek istediğini ancak müvekkilin kabul etmediğini, şüphelinin de kolyeyi yaklaşık bir yıl önce çöpe attığını beyan etmiştir.

Şüpheli, savcılık ifadelerinde her ne kadar kolyeyi müvekkilin rızası dışında aldığını yalanlasa da, tarafımızca sunulmuş olan mesaj kayıtlarında şüphelinin kolyeyi müvekkilin rızası dışında aldığını ikrar ettiği görülebilecektir. Şüpheli, mesaj içeriğinde müvekkile; "HAKLISIN EVET ÖZÜR DİLERİM ALMADAN SORMAM GEREKİRDİ. GELDİĞİNDE GETİRİP VERECEĞİM SÖZ. SANA SORMADAN, İZİN ALMADAN ALDIĞIM İÇİN TEKRAR ÖZÜR DİLERİM." demiştir.

Şüpheli, söz konusu mesajı İnstagram hesabı üzerinden atmıştır. Şüphelinin İnstagram kullanıcı adı, "*********8"dir. İlgili hesap, şüphelinin o dönem kullanmış olduğu 0 552 004 **** numaralı GSM hattı üzerine kayıtlıdır.

Müvekkilin, şüpheli ve erkek kardeşi ile arasında hukuki ihtilaf söz konusu olduğu için şüpheli kin ve hırs yapıp, müvekkile ait manevi değeri olan kolyeyi çalmıştır. Zira suç konusu kolye, müvekkile vefat eden arkadaşından hediyedir. Bu yüzden kolye müvekkil için manevi değeri çok yüksek bir eşyadır.

Müvekkil, şüphelinin erkek kardeşi ile de mesajlaşma şeklindeki iletişim yolu ile görüşmüş; şüphelinin kolyeyi kendisine iade etmesi için erkek kardeşinden bir nevi arabuluculuk yapmasını istemiştir. Ancak ne yazık ki müvekkil, şüphelinin erkek kardeşinin hakaret ve tehditlerine maruz kalmıştır. Müvekkili ile şüphelinin erkek kardeşi arasındaki yazışmalara soruşturma dosyasına delil olarak sunulmuştur.

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının vermiş olduğu 17/11/2023 tarihli KYOK kararı hukuka aykırıdır. Şöyle ki savcılık vermiş olduğu KYOK kararında;

"Şüphelinin müşteki ile bir süre arkadaşlık yaptığını, hatıra olması için parkta kolyenin kendisine

verildiğini, aradan uzun zaman geçtikten sonra kolyeyi geri istediğini, kolyeyi çöpe attığından dolayı

iade edemediğini,"

 "müşteki ve şüpheli arasında arkadaşlık ilişkisi bulunması birlikte

değerlendirildiğinde şüphelinin suç kastıyla hareket ettiğine dair kamu davası açmaya yeterli delil

bulunmadığı,"

SAVCILIK TARAFINDAN ŞÜPHELİNİN İFADELERİNE TEK TARAFLI OLARAK ÜSTÜNLÜK TANINMIŞTIR.

Savcılık tarafından yapılan soruşturmada savcılık, şüphelinin ifadelerine öncelik tanımış; müvekkil ile şüpheli arasında bulunan arkadaşlık ilişkisini esas alarak şüphelinin suç kastıyla hareket etmediğini, bu sebeple de kamu davası açmaya yeterli delil bulunmadığını ifade etmiştir. Müvekkil, şüphelinin kolyeyi ***** Pansiyon isimli bir pansiyon odasında koltuktan aldığını beyan etmiş; şüpheli ise kolyeyi müvekkilden bir parkta hatıra olarak aldığını beyan etmiştir.

Savcılık, soruşturma makamı olarak şüpheli ve müştekinin her iksinin de ifadelerini almak ve her ikisinin de beyanlarına eşit derecede önem göstermek zorundadır. Ancak savcılık tarafından verilen KYOK kararına gerekçe olarak, şüphelinin beyanları daha üstün tutulmuş ve söz konusu hukuka aykırı karara esas alınmıştır. Savcılık, müvekkil ve şüpheli arasındaki arkadaşlık ilişkisini, şüphelinin ifadeleri ile birlikte değerlendirmiştir. Savcılık, tek taraflı olarak yalnızca şüphelinin ifadelerine üstünlük tanımıştır.

SAVCILIK, SORUŞTURMA DOSYASINDA YER ALAN SOMUT VE MADDİ DELİLLERİ ESAS ALMADAN, YALNIZCA ŞÜPHELİNİN SÖZLÜ BEYANLARINA ÜSTÜNLÜK TANIYARAK SÖZ KONUSU SORUŞTURMADA HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE TAKİPSİZLİK KARARI VERMİŞTİR.

Savcılık makamı yürüttüğü soruşturmalarda, kamu davası açılması, yani kovuşturma yapılması için soruşturma dosyasında somut, maddi ve yeterli suç şüphesini oluşturacak düzeyde delil olup olmadığını göz önünde bulundurmalıdır. Hayatın olağan akışı gereği, bir soruşturma dosyasında müşteki ve şüpheli olarak yer alan iki insanın birbirleriyle aralarında hukuki ihtilaf bulunduğu, soruşturma ve peşine yapılabilecek olası bir kovuşturma sebebiyle cezalandırılma ihtimali bulunan şüpheli sıfatındaki kimselerin bu cezadan kaçmak amacıyla maddi ve somut gerçeğe aykırı beyanda bulunabileceklerini kabul etmek gerekir.

Bu sebeple, soruşturma dosyasında somut ve maddi gerçeğe uygun deliller varken, tarafların sözlü olarak yapmış oldukları beyanlara üstünlük tanınması; hatta yalnızca bir tarafın beyanına üstünlük tanınması hukuka aykırıdır. Zira tarafımızca Arya Pansiyon isimli pansiyonun kayıtları, taraflar arasındaki HTS ve SMS kayıtlarının araştırılması talep edilmiş; müvekkil ile şüpheli arasındaki WhatsApp ve İnstagram yazışmaları delil olarak sunulmuştur. Savcılık tarafından dosyada yer alan somut ve maddi gerçeğe uygun; üstelik şüphelinin ikrarlarını içeren ifadelerin yer aldığı delillerin esas alınmaması hukuka aykırıdır.

Savcılık, müvekkil ile şüphelinin arasındaki arkadaşlık ilişkisini değerlendirmiş ve şüphelinin suç kastıyla hareket etmediğini ifade ederek KYOK kararı vermiştir. Sayın Mahkemeniz tarafından da bilindiği üzere, somut deliller göz önünde bulundurulmadan, suç işlenip işlenmediği ve kamu davası açılıp açılmaması gerektiğine yönelik kanaat oluşturulamaz.

Hırsızlık

Madde 141- (1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.)

 Nitelikli hırsızlık

Madde 142- (1) Hırsızlık suçunun;

a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,

b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.)

c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,

d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,

e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,

f) (Mülga: 2/7/2012-6352/82 md.)

İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Suçun;

a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,

b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,

c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,

d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,

e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,

f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,

g) (…) büyük veya küçük baş hayvan hakkında,

h) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,

İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(4) (Ek: 6/12/2006 – 5560/6 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.

(5) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

MÜVEKKİL İLE ŞÜPHELİNİN ARKADAŞ OLMASI, ŞÜPHELİNİN HIRSIZLIK SUÇUNUN MANEVİ UNSURU OLAN "KAST"INI ORTADAN KALDIRMAMAKTADIR. SAVCILIK TARAFINDAN, TARAFLARIN ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİNİN GEREKÇE GÖSTERİLEREK TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR.

Şüpheli, gerçekleştirmiş olduğu fiili ile birlikte, 5237 sayılı TCK'nun 142. Maddesindeki nitelikli hırsızlık suçuna vücut vermiştir. Zira müvekkile ait kolye, bina içinde bulunmaktadır. Savcılık tarafından isabetli şekilde suç vasfında bulunulsa da; savcılık, müvekkil ile şüpheli arasındaki ilişkinin suçun manevi unsuru olan "kast" unsurunu ortadan kaldırdığını ifade ederek yanılgıya düşmüştür.

Sayın Mahkemenizce de görüleceği üzere hırsızlık suçu, özgü suçlardan değildir. Hırsızlık suçunun faili ve mağduru herkes olabilmektedir. Fail ve mağdurun kamu görevlisi olup olmaması, birbirlerinin aile bireyleri olup olmamaları, aralarındaki ilişkinin niteliği, hırsızlık suçunun işlenmiş sayılmasında herhangi bir rol oynamamaktadır. Eş deyişle, savcılık tarafından müvekkil ile şüpheli arasındaki arkadaşlık ilişkisi gerekçe gösterilerek bir nevi arkadaşların birbirlerinin taşınır bir malını çalmayacağına yönelik hukukla bağdaşır niteliği olmayan şekilde haksız bir değerlendirmede bulunulmuştur. Hırsızlık suçu, failin kim olduğuna, mağdurla arasındaki ilişkinin boyutuna bakılmaksızın, failin suç konusu bir taşınır malı mağdurun hakimiyet alanından kendisi veya başkası yararına menfaat sağlamak amacıyla mağdurun rızası dışında çıkarılmasıdır.

Yukarıda anlattığımız hususlardan ötürü, şüphelinin müvekkille pansiyon odasında bulunurken, müvekkil duşa girdiği sırada koltukta duran kolyeyi müvekkilin rızası dışında ve ondan habersiz şekilde alarak hırsızlık suçuna vücut verdiği söylenebilir. Savcılık her ne kadar kararında müvekkil ile şüphelinin arkadaş olduklarını ifade etmişse de; kişilerin arkadaş olması, birbirlerinin taşınır mallarını habersizce ve rızaları dışında alabilecekleri anlamı taşımamalıdır.

 "dosyaya sunulan vatsap yazışmalarınında kendisine ait olduğunu, diğer sosyal medya

hesabından yapılan yazışmaların kendisine ait olmadığını bildirmesi, kendisinin şikayeti üzerine özel

hayatının gizliliğini ihlal ve şantaj suçlarından müşteki hakkında Kayseri CBS'nin 2023/27402 sayılı

evrakı üzerinden soruşturma yürütülmekte olduğunu söylemesi, yazışma içeriklerinde eylemin hırsızlık

yoluyla gerçekleştiğine dair bir ibare bulunmaması,"

SORUŞTURMA DOSYASINDAKİ İNSTAGRAM MESAJLARININ DELİL KAPSAMINDA SAYILMAMASI VE TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR. ŞÜPHELİ, İKRARLARINI İÇEREN MESAJLARIN BULUNDUĞU İNSTAGRAM İSİMLİ SOSYAL MEDYA YAZIŞMALARINI KÖTÜ NİYETLE YALANLAMIŞTIR.

Savcılık tarafından verilen KYOK kararının ilgili kesiti incelenecek olursa; şüphelinin WhatsApp yazışmalarının kendisine ait olduğunu ikrar ettiği, fakat İnstagram üzerinden yapılan yazışmaların ise kendisi tarafından yapılmadığını iddia ettiği görülecektir. Hayatın olağan akışı göz önüne alındığında, WhatsApp yazışmalarının hangi GSM hattından yapılacağını tespit etmek çok kolaydır. Kişiler telefon rehberlerine birbirlerinin telefon numaralarını kaydetmek yoluyla Wp isimli uygulamadan mesajlaşma ve iletişim gerçekleştirebilirler. Şüpheli, Wp mesajlarının da kendisine ait olduğunu reddettiği anda, savcılık tarafından yapılabilecek basit bir soruşturma ile dahi numaranın kendisine ait olduğunun teyit edilebileceğini, mesajlaşmaları kendisinin yaptığının tespit edileceğini, kendisinin bunu reddetmesi halinde hırsızlık suçunun kendisi tarafından gerçekleştirildiği yönünde savcılıkta bir kanaat oluşabileceğini bilmektedir. Buna karşılık şüpheli, İnstagram isimli uygulamada bir başkasının adına dahi hesap açmanın gayet kolay olduğunu, İnstagram isimli uygulamanın ve diğer sosyal medya uygulamalarının merkezlerinin yabancı ülkelerde bulunduğunu, bu uygulamaları kullanmak için internet bağlantısının yeterli olduğunu bilmekte; bu sebeple de aslında kendisi tarafından yapılmış sohbet içeriğini özgüvenle yalanlayabilmektedir.

Savcılık tarafından verilen KYOK kararında her ne kadar yazışma içeriklerinde eylemin hırsızlık yoluyla gerçekleştiğine dair bir ibare bulunmadığından bahsedilmişse de, şüphelinin ifadelerine üstünlük tanındığından dolayı, taraflar arasındaki İnstagram mesajlarında şüphelinin yazmış olduğu;

"HAKLISIN EVET ÖZÜR DİLERİM ALMADAN SORMAM GEREKİRDİ. GELDİĞİNDE GETİRİP VERECEĞİM SÖZ. SANA SORMADAN, İZİN ALMADAN ALDIĞIM İÇİN TEKRAR ÖZÜR DİLERİM."

Şeklindeki ikrar içeren ifadeleri delil olarak değerlendirilmemiştir. İlgili mesaj kayıtlarının delil olarak kabul edilmemesi sebebiyle savcılık tarafından şüphelinin hırsızlık suçunu işlediğini ikrar ettiği ifadeleri değerlendirme alanı bulamamıştır.

Savcılık yine tek taraflı olarak ve haksız şekilde şüphelinin ifadelerine üstünlük tanımış; şüphelinin açık ikrarlarını içeren İnstagram yazışmalarını delil olarak kabul etmemiştir. Ancak savcılık tarafından geniş çaplı bir soruşturma yapılacak olsaydı, "osevgi428" kullanıcı adlı hesabın, şüphelinin o dönem kullanmış olduğu 0 552 004 9269 numaralı GSM hattına kayıtlı olduğu görülebilecekti.

MÜVEKKİL İLE ŞÜPHELİ ARASINDA BULUNAN BAŞKA BİR SORUŞTURMA DOSYASININ VARLIĞI, MÜVEKKİLİN ŞÜPHELİYE YÖNELİK HAKSIZ BİR SORUŞTURMA BAŞLATMASINA VEYA SÖZ KONUSU İNSTAGRAM MESAJLARINI HAKSIZ ŞEKİLDE DOSYAYA SUNDUĞUNA DELİL TEŞKİL EDEMEZ.

Yine şüpheli, müvekkil hakkında başka bir soruşturma dosyasında süren "özel hayatın gizliliğini ihlal suçu" ve "şantaj" suçlarından soruşturmaları işbu dosya kapsamında savcılığa belirtmiş; savcılık ise vermiş olduğu KYOK kararına dayanak olarak müvekkil hakkında süren başka soruşturmaları esas almıştır. Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere masumiyet karinesi, ceza hukukunun en temel ilkelerinden birisidir. Öyle ki masumiyet karinesi Anayasa ve Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde dahi yer almıştır. Masumiyet karinesi bu yönüyle hem ceza hukukunun esas aldığı temel bir hukuki ilke olup; hem Anayasada yer alması sebebiyle temel bir anayasal ilke; hem de uluslararası mevzuatta yer alan, uluslararası koruma altına alınmış olan bir sözleşme maddesidir.

Masumiyet karinesi, birçok mevzuat hükmü ile böylesine bir koruma altına alınmışken ve defaatle birçok yerde tekrarlanmışken, savcılık tarafından göz ardı edilerek KYOK kararı verilmesinde hukuka uygun hiçbir yön yoktur.

Masumiyet karinesi, bir kimsenin kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile sabit olmadıkça masum sayılmasıdır. Müvekkil ile şüpheli arasında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2023/27*** sayılı dosyada devam eden soruşturmanın işbu 2023/22*** sayılı soruşturma dosyasına esas alınması ve müvekkilin şüpheliye karşı özel hayatın gizliliğini ihlal etme ve şantaj suçlarını işlediği yönünde kanaat geliştirilerek, müvekkilin şikayetçi olduğu husus hakkında KYOK kararı verilmesi hukuka aykırıdır.

Kayseri CBS 2023/27*** sayılı soruşturma dosyası halen soruşturma aşamasındadır ve müvekkilin üzerine atılı suçları işlediğini gösterir şekilde kesin bir mahkeme kararı niteliği teşkil etmemektedir. Müvekkilin şüpheliye karşı üzerine atılı suçları işlediğinden bahisle, hırsızlık suçundan da haksız bir soruşturma başlattığı sonucuna varmak kesinlikle hukuka aykırıdır ve tarafımızca kabul edilmemektedir. Bilakis şüpheli, savcılığa müvekkil ile kendisi arasında devam eden soruşturmalar hakkında bilgi vererek, müvekkilin suç işlemeye meyilli bir kişilik yapısına sahip olduğu yönünde savcılıkta haksız bir kötü intiba yaratmaya çalışmıştır. Savcılığın ilgili soruşturma dosyasını esas alarak işbu dosyada KYOK kararı vermesinde hukuka uyarlılık bulunmamaktadır.

"UYAP sisteminden yapılan sorgulamada 2023/27402 sayılı dosyanın halen derdest olması,"

DERDEST SORUŞTURMA DOSYASININ BULUNMASINI GEREKÇE GÖSTEREREK TAKİPSİZLİK KARARI VEREN SAVCILIK, ANAYASAL BİR HAK OLAN "HAK ARAMA HÜRRİYETİ"Nİ İHLAL ETMİŞTİR.

Savcılık tarafından işaret edilen mükerrer soruşturma olayına değinecek olursak; müvekkil, hırsızlık suçunun meydana geldiği andan kısa bir süre sonra şüpheli hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Ancak müvekkil aynı zamanda şüpheliden sahip olduğu kolyesini almak amacıyla mesaj yoluyla da görüşmüştür. Ancak bu mesajlarda şüphelinin kolyeyi aldığını ikrar etmesi sebebiyle müvekkil yeni delil elde ettiğinden dolayı yeniden suç duyurusunda bulunmak zorunda kalmıştır.

Dosyanın derdest olması, kişilerin hukuki hizmete erişimine engel teşkil etmemelidir. Sayın Mahkemenizce de bilindiği üzere, Anayasanın 36. Maddesi uyarınca;

 Hak arama hürriyeti

Madde 36 – Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.

Kişilerin hak arama hürriyetleri bulunmaktadır. Söz konusu hak arama hürriyetine Anayasada değinilmiş olup; hak, anayasal bir hak özelliğini teşkil etmektedir. Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanarak yargı mercileri önünde iddia ve savunmada bulunma hakkına sahiptir.

Müvekkil de kanunun ve Anayasanın kendisine tanımış olduğu hak ve hürriyetleri kullanmak suretiyle, mağduru olduğu bir suç sebebiyle, yasal süre içerisinde, gerekli merciye suç duyurusunda bulunma hakkını kullanmıştır. Müvekkil, hukuksal bilgiye sahip olmayan bir vatandaş olarak derdest soruşturma dosyasının varlığını öngörebilecek bilgi düzeyinde değildir. Adalet hizmeti bir kamu hizmetidir ve uyuşmazlık ortaya çıktığında kişiler arasındaki adaletsizliği gidermekle yükümlüdür. Mükerrer soruşturma sebebiyle müvekkilin adalet hizmetine erişiminin engellenmesinde Anayasaya ve insan haklarına uygun bir yön bulunmamaktadır.

Buna ek olarak, Anayasa hükmü özü gereği yalnızca mahkemelerin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınmasını düzenlememiş olup; hakkaniyetli yorum yapılacak olursa savcılık makamının da kendi içinde uzlaştırma, seri muhakeme, çocuk suçları gibi çeşitli dallara ayrıldığı ve kendi görevine giren işlerin soruşturmasını yapmaktan imtina edemeyeceğinin de kabulü gerekmektedir.

Yukarıda açıklamış olduğumuz tüm sebeplerden ötürü tarafımızca yasal süresi içinde Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 17/11/2023 tarihinde vermiş olduğu haksız KYOK kararına itiraz etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re'sen gözetilecek tüm nedenlerle,

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2023/22261 Soruşturma, 2023/30901 Karar numaralı ve 17/11/2023 tarihli "Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı"nın itirazen kaldırılmasına karar verilmesini,

Şüphelinin cezalandırılması için KAMU DAVASI AÇILMASINA karar verilmesini müşteki vekili olarak saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim. 22/11/2023

                                                                                                     İTİRAZ EDEN MÜŞTEKİ VEKİLİ

                                                                                                                 Av. Gizem Gül UZUN